Perşembe, Mart 26

*9 - Kardeşlik

20 Ekim 2011 * Verona

                "Güzel bir yermiş. Olabildiğince sakin ve tüm bu yeşillik.. İnsanın içi huzur doluyor resmen."

                "Evet, şehirden uzak biraz ama sakinliği beni mutlu ediyor. Kalabalığa alışamadım hiçbir zaman."

                Tarık ses tonunu biraz daha ciddileştirerek cevap verdi. Artık sorması gereken sorular vardı.

                "Abi biliyorsun 20 yıldır senden haber alamıyoruz. Ve sonunda seni buldum, doğruyu söylemeni istiyorum bana. Neden yaptın bunu? Ve ayrıca.."

                Bilal de biraz sinirli karşılık verdi ama sakinliğini de korumaya çalışıyordu.

                "Ayrıca ne Tarık! Ayrıca ne!? Hepiniz delirmiş durumdaydınız. Saçma sapan bir kitabın peşinde harcıyorsunuz hayatınızı. Bunun yüzünden öldürdüğünüz insanları veya ölen insanları hatırlatmama gerek yok."

                Sonra derin bir nefes aldı Bilal, ve daha sessiz konuşmaya başladı.

                "Artık yeni bir hayatım var Tarık ve burada mutluyum tamam mı? Size de hiçbir kin gütmüyorum. Sadece benden uzak durun.. tek isteğim bu."

                Tarık Irreligioso konusunu açmak istiyordu ama abisinin hiç haberi yok gibiydi. O yüzden biraz daha dolaylı sormak istedi.

                "Abi doğru söylüyorsun değil mi? Çünkü.."

                "Çünkü ne? Arkanızdan plan mı çevirdim sizce? İntikam mı? Komik olma Tarık.. Sizinle işim yok."

                Tarık artık dayanamamıştı, "Peki girdiğin Irreligioso’ya ne demeli! Seni onların arşivi sayesinde buldum!"

                Bilal şaşırmıştı ve durumu da şimdi anlamıştı.

                "Demek bu yüzden geldin ha. Ben de sanıyorum ki gerçekten beni arıyorsunuz. Babam gelemedi bile değil mi korkusundan? Kim bilir hangi saçma görevin peşinde hala. Tehdit miyim diye kontrol için mi geldin? Şu halime bak 45 yaşındayım Tarık, yaşlanıyorum ve eskisi gibi fit de değilim. O işleri bırakalı çok oldu."

                "Abi saçmalıyorsun şu an, sinirden böyle söylüyorsun. Seni özledik ve merak ediyoruz hepsi bu. Babam artık çok yaşlı ve o olaydan sonra zaten bıraktı her şeyi. Şimdi tek yaptığı kahvede hikayeler anlatmak."

                "Aslına bakarsan Tarık, evet ilk başta çok sinirliydim. Gerçekten intikam istiyordum ve Vicino'ya bağlı her şeyi bitirmek. Ama sonra.. vazgeçtim. Tüm bu kavga saçma. Sadece hayatımı yaşamak istiyorum her şey için daha geç olmadan. Sonu gelmeyecek bir şey için kendimi yıpratmak istemedim. Ve sadece attım bir kenara. Hepsi bu. Sonrasında da burada yaşamaya başladım."

                "Demek o yüzden arşivlerindesin hala. Ama güncel resmin var, yani şu an ki halin."

                "Ne var bundan kolay, internette bulamayacağın şey mi var? Gizlendiğim yok kimseden. Sadece kendi hayatımı yaşamak istiyorum, artık bir eşim var ve çocuklarım. Onlarla mutluyum ve onlarla yaşamak istiyorum. Amaçlar peşinde koşmak istemiyorum. Yani.. sadece.. hepsi yorucu tamam mı?"

                "Anlıyorum abi. Dediğim gibi sadece seni merak ettik hepimiz."

                Bilal biraz daha sakinleşmişti.

                "Az önce babam hakkında söylediklerim için kusura bakma. Sadece.. bir türlü affedemiyorum ve anlayamıyorum. Neden yaptı bunu?"

                "Açık olmak gerekirse abi ben olsam ben de yapardım. Bunu anlayabilmen için kitabı okuyabilmen lazım. Sanki sana hükmediyor, gözün başka bir şey görmüyor, tüm duyuların ve hislerinle kitaba uymak istiyorsun."

                "Gerçekten anlamıyorum sizi.. Neyse umrumda değil tamam mı. Unut gitsin. Başka şeylerden konuşalım."

                Bilal'in bunu demesiyle uzun bir sessizlik oluştu. Sadece etrafı izlediler ve iki taraf da herhangi bir şey söyleyemedi. Arada sırada Bilal'i -Edoardo'yu- tanıyan birkaç kişi selam vermişti. Sonunda Tarık ayaklandı.

                "Kardeşini aç mı bırakacaksın? Buraya kadar gelmişim bir yemek ısmarlayıver artık?"

                Bilal Tarık'ın omzuna bir yumruk attı ve ikisi de gülmeye başladılar.

                "Anca aç olunca konuş zaten, işin gücün yemek.. Gel gel birkaç sokak ötede bildiğim güzel bir yer var. Benim çocuklar pizzalarını çok seviyor. Ben daha çok makarnaları tercih ediyorum, lazanyası da güzel tatmak istersen tabi.."

                Omuz omuza yürümeye başladılar restorana doğru iki kardeş, sanki hiçbir şey değişmemiş gibi.

                "Bu arada yeğenlerimle ne zaman tanıştırıyorsun beni?"

                "Geçeriz yemekten sonra bizim eve, aslında sizleri çok merak ediyorlar biliyor musun? Çok bahsettim sizden onlara..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder