28.05.1992 - İzmir
"Yani..
Bilal'ini nerede olduğunu bilmiyorsun baba."
Selim,
oğlu Yusuf'a her şeyi anlatmıştı. Çok zordu gerçi anlatmak ama bundan daha kötü
bir duruma düşemezdi herhalde. Karşısında öylece oturan ve boş gözlerle bakan
babasına sarıldı Yusuf.
"Merak
etme baba, her şey rayına oturur. Artık dinlenme vaktin gelmişti zaten. Hem
torun geliyor yakında bak onla ilgilenirsin."
Babasının
moralini düzeltmeye çalışıyordu ama boşa uğraştığını kendi de biliyordu. Bilal
ise ortadan kaybolmuştu ve babasına çok kızgındı. Olayların bu yönde gelişeceği
konusunda babasını uyarmıştı. Fakat babası kitaba güvenmişti. Sonra da tek
söyleyebildiği "Kitap ayrıntıları yazmaz evlat"tı.
27.05.1992
- Saraybosna
"Baba
lütfen bunun seninle, bizimle bir ilgisi olmadığını söyle. Lütfen baba,
gerçekten çok sinirliyim."
Bilal
eve sinirli bir şekilde girmişti ve direk babasına koşmuştu. Selim Bilal'in
yüzündeki ifadeden sadece bir patlama olmadığını anlamıştı. Aklına kötü şeyler
geliyordu ama inandırmamaya çalışıyordu.
"Yoksa..
o.."
"Lanet
olsun! Evet! Gözlerimle gördüm baba, lütfen bizim bir alakamız olmadığını
söyle! Lütfen baba bu pislikte biz yokuz değil mi? Orada yirmi masum insan
vardı baba. Tek istedikleri ekmekti ve sonra ne oldu.. Allah kahretsin.."
Söylemeye
dili varmıyordu Bilal'in. Önce babasından bu işte olmadıklarını öğrenmek
istiyordu ancak babası sadece susmakla yetiniyordu. Bilal anlamıştı artık, bu
da Vicino işiydi.
"Baba..
son kez soruyorum lütfen cevap ver.. Bu işle bir ilgimiz var mı? Cevap ver
baba, çünkü annemin katili olmak istemiyorum!"
Evet
sonunda söylemişti acı gerçeği Bilal, Vase Miskindeki patlamada ölenlerden biri
de Hüma idi. Selim kitaba güvenmişti. Fakat artık hayat arkadaşı yoktu yanında.
Ve bombayı kendisi yerleştirmişti. Kullanıldığını hissediyordu ama Vicinoya
saldıracak mecali kalmamıştı. Bitkin ve tükenmiş hissediyordu kendini. Ne
ağlayabildi ne de bir şey söyleyebildi. Sadece yorulmuştu.
"Lanet
olsun bu kitaba baba! Seni kör etti, besbelli olan şeylerin üstüne gittin körü
körüne. Vicinodan nefret ediyorum! Senden nefret ediyorum! Hepinizden nefret
ediyorum ve hepinizi öldüreceğim baba! Lanet olsun.. annemin katiliyim.. lanet
olsun.. lanet.."
Ve
çekip gitmişti Bilal. Selim her açıdan tükenmişti, hiçbir şeye tepki veremiyordu.
Yaşadıklarının bir rüya olduğuna inanmak istiyordu. Uzun ve gerçekçi bir rüya..
ama değildi ve o da hızlı bir şekilde İzmir'e döndü. Her şeyi bırakmıştı ve bir
bakıma öldürmüştü kendini. Her şeyin bittiği gün o da bitmişti. Ancak daha
öncesinde yaşanan birçok şey vardı ve bunları İzmir'e döndüğünde birçok kişiye
anlattı. Torunlarına, çocuklarına, arkadaşlarına, kahvedekilere birçok kişi
Selim Ağa'nın hikayelerini dinlemeyi seviyordu. Fakat Tarık hariç, o babasının
anlattıklarına çok ilgi duymuştu ve bir süre sonra fark etti ki bunlar gerçek.
30.06.1995
"Bu
karmaşanın ne anlama geldiğini biliyorum baba. Ve o hikayelerin de gerçek
olduğunu biliyorum. Ve senin bozduğun şeyleri düzeltmeye kararlıyım baba.
Ayrıca Bilal'i getirmeye de kararlıyım. Artık 20 yaşındayım baba, bana bir
şeyler öğretmelisin."
"O
kitaptan ne anladığını sanıyorsun evlat? Dediğin gibi sadece bir karmaşa. Bir
önemi yok, unut gitsin."
"Sonbahar
rüzgarları yakındır dünyanın, yenilenmeye hazır hale gelecek silkerek
dallarını. Ve sen dökülen yapr.."
"..aprakları
toplayacaksın ki insanlık huzura kavuşsun. Bunu gerçekten okudun mu
evlat?"
"Evet
baba her şeyi çözebiliyorum, hatta bunu senin Prag'tayken yazdığını bile
söyleyebilirim. Sanırım her şeyin başladığı gün."
"Her
şeyin başladığı gün.. inanamıyorum.. peşimi bırakmayacaksın değil mi? Ölene
kadar.."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder