tag:blogger.com,1999:blog-61581039148835284102024-03-13T07:57:38.175-07:00Vicino - Kanlı SayfalarTarihe tanık ol!öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.comBlogger13125tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-79713217739834596422017-12-28T10:19:00.000-08:002017-12-28T10:19:05.842-08:00*13 - Vaalbara10.02.2012 * Otranto, İtalya<br />
<br />
“Güzel seçim, gerçekten güzel seçim. Gözlerden uzakta ama ulaşımı kolay, geniş bir kullanım alanı var. Eğitimler için de toplantılar için de güzel. Aferin Edoardo aferin.”<br />
<br />
Selim tavırlı bir şekilde söylüyordu bunları, sesindeki kızgınlık belli oluyordu. Ve ellerini de sürekli ovuşturuyor ya da masada bulduğu şeylerle oynuyordu. Otrantonun güney kıyısında Punta Palascia deniz fenerindelerdi. Selim'in gerçekten hoşuna gitmişti “daha önce biz niye hiç düşünemedik” diyerek geçirdi içinden ama Bilal'i gördüğünden beri ona sinirli tavır takınıyordu.<br />
<br />
“Hadi ama baba şöyle demeyi bırak artık, olan oldu tamam mı önümüze bakma vakti. Gerçekten ben geride bıraktım tüm olanları. Ve anladım baba, gerçekten anladım. Yıllarca İrreligioso içinde kaldım, öncesinde de işte bu Vicino zırvaları. Anladığım ne biliyor musun baba?”<br />
<br />
İyice yaklaşmıştı babasının yanına, Selim hala güvenmiyordu ve kendini geriye doğru çekti. Yaptığının boş bir şey olduğunu biliyordu ama içgüdü işte, böyle güvende olduğunu hissediyordu.<br />
<br />
“Neymiş anladığın?”<br />
<br />
“Hiçbirimizin bir önemi yok. Bu dünya, bu yaşam, bu savaş hiçbir değeri yok. Ne senin ne benim, ne de annemin ya da herhangi birinin.”<br />
<br />
“Yani tüm bu olaylardan bunu mu çıkardın? Peki neye varmaya çalışıyorsun bununla? Yani beni kaçırma amacın nedir, bunlarla uğraşmanın amacı nedir? Sonuçta her şey önemsiz.”<br />
<br />
“Hayır, hayır, hayır baba. Aslında tam da bu noktada her şeyi yapma özgürlüğünü kazanıyorsun. Artık korkmuyorum, bir şeyler kaybetmekten korkmuyorum. Bir şeyler kazanmayı önemsemiyorum. Sadece yapıyorum. Ve o kitabınızla ilgili şeyleri de bilmek istiyorum. E burada da sen devreye giriyorsun.”<br />
<br />
“Tarık seni bulacak biliyorsun değil mi? Eninde sonunda bulacak bunu yapanın se..”<br />
<br />
“Evet biliyorum bulacak. Tabi ki bulacak, hatta yakında aramızda olur. Tıpkı eski günlerdeki gibi bir arada ha. Merak etmeyin, çok güzel şeyler yapacağız. Siz de benim gördüğümü gördüğünüzde her şey çok daha kolay olacak.”<br />
<br />
Selim hala hem çok kızgın hem de çok şaşkındı. Oysa Tarık hiç öyle bahsetmemişti, her şey yolunda diyordu. Ya Tarık gizlemişti ya da Bilal Tarık'ı da kandırmıştı. Bir haftadır esaret altındaydı. Sonra bu nasıl esaret diye geçirdi içinden. Belki de “denetimli danışmanlık” daha uygun diye düşündü.<br />
<br />
Stone ile konuştuklarında bu ekibin çok farklı bir bakış açısı olduğunu düşündü Selim. Kendilerine irreligioso, vicino, suikastçılar, kutsal roma veya diğerleri gibi bir isim takmamışlardı. Çünkü bunun bir önemi yoktu. Belli bir hiyerarşi veya liderleri de yoktu. Sadece çabalamak istiyorlardı, sonucun ya da ne elde ettiklerinin bir önemi yoktu. Yani aslında diğerlerinin üstüne çıkmak istiyorlardı ama bu olmazsa da çok önemsemiyorlardı. Ya da öyle gözüküyorlardı. Her haliyle bir tuhaf hissediyordu Selim, sonu nereye gidecek merak ediyordu. Bilal'in de hala intikam peşinde olduğundan şüpheleniyordu. Keşke kitap yanımda olsaydı diye içinden geçirdi. Sonra bir anda fark etti.<br />
<br />
Elleri veya ayakları bağlı değildi, bir odaya kilitlenmemişti ve bir gözcü de yoktu yanında. Kaçabilirim aslında diye düşündü, yavaşça doğruldu ve odadan çıktı. Birkaç kat çıkması gerekti zemine ulaşmak için ama ulaştığında denizi ve müthiş manzarayı gördü. Hava fena değildi ama yine de yürümek için uygun değil diye düşündü. Fakat sonra başka bir şey daha düşündü, aniden aklına gelen ve onu rahatsız eden bir şey. “Acaba.. acaba haklı olabilir mi? Kaçıp gitmektense, kalıp olacakları görmek mi? Hem nereye kaçıyorum şu yaşta, anında fark edeceklerdir.. Tarık da gelir herhalde yakında. Umarım..”<br />
<br />
Bilal babasını izliyordu, Stone da yanındaydı. Stone daha tedirgin ve tezcanlıydı. Selim'in kaçacağını düşünüyordu.<br />
<br />
“Kaçmayı düşünüyor galiba, gönderelim mi birilerini?”<br />
<br />
“Hayır Stone hayır, hiçbir yere gitmeyecek. O da merak ediyor neler olacağını, yıllardır dönmek istiyor biliyorum. Sadece kendi kararı olmasını istemiyor. Annemden dolayı vizcdan azabı çekmemek için. Ama biliyor musun, annemin pek de umurunda olduğunu sanmıyorum.”<br />
<br />
Sonra babasına bağırdı uzaktan.<br />
<br />
“Nasıl buldun baba! Güzel değil mi mekan!”<br />
<br />
20.05.1987 * Amsterdam<br />
<br />
“Muet.. Muet.. beni duyuyor musun? Koptun iyice yine, bana dönmen lazım hemen? Ne görüyorsun Muet?”<br />
<br />
Selim yine Yohan'ın kitap eğitimi ile ilgileniyordu. Yakında ayrılacaktı buradan ama son zamanlarda Yohan kitabı eline aldığında tuhaf davranıyordu. Kontrolsüz değildi ama sanki burada değil gibi davranıyordu.<br />
<br />
Yohan dünyaya dönmüştü ama kendinde değil gibiydi. Bu olumsuz bir kendinde olmamak durumu değildi aksine çok mutlu ve huzurlu gözüküyordu. Ve hatta aydınlanmış gibiydi.<br />
<br />
“Onlar.. onlar bana inanılmaz şeyler gösterdiler üstad. Hatta sadece göstermediler, beni götürdüler.”<br />
<br />
Bu ilk defa mı oluyordu yoksa Yohan mı ilk defa söylüyordu anlamamıştı bunu Selim. Fakat şaşkındı.<br />
<br />
“Neler oluyor Yohan? Kim nereye götürdü seni?”<br />
<br />
“Bilmiyorum kim olduklarını ama çoğu zaman yanımdalar. Bambaşka varlıklar, bizim gibiler ama çok farklı özellikleri var. Zamanın içinde gezebiliyorlar. Vaalbara'yı gördüm, Pangea'yı gördüm kıtaların nasıl ayrılıp birleştiğini gördüm. Büyük patlamayı gördüm, diğer insan türlerini gördüm, onların yok oluşunu gördüm, oo.. üstad.. çok fazla şey gördüm. Sanırım.. sanırım hiçbir değerimiz yok bu dünyada. O kadar çok şey yaşanmış ki, yaptıklarımızla ne elde edebileceğiz emin değilim.”<br />
<br />
Selim duyduklarına inanamıyordu Yohan değil de başka biri konuşuyordu sanki.<br />
<br />
“Ve üstad.. geleceği görüyorum üstad.. geleceği gördüm.. tüm bu olanlar, yani olacaklar ve olmuş olanlar.. sadece kısır döngü. Bizim yaptığımız şeylerse nasıl desem okyanustan bir kaşık su alarak onu değiştirdiğimizi düşünmek gibi..”öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-1979329269010672382017-07-25T12:01:00.002-07:002017-07-25T12:03:26.543-07:00*12 - İyiler ve Kötüler02.02.2012 * Çocuk odası<br />
<br />
“Biraz daha kalamaz mısın bizimle?” dedi çocuk üzgün bir şekilde.<br />
<br />
“Artık gitmem lazım, biliyorsun başka işlerim var beni bekleyenler var. Ama bundan sonra daha sık görüşürüz. Üzme kendini.”<br />
<br />
“Gerçekten babamın anlattığı gibi biri misin?”<br />
<br />
“Nasıl anlatıyor ki beni?”<br />
<br />
“Birkaç kez duydum onu başkalarıyla konuşurken, sizi hiç sevmiyor sanıyordum.”<br />
<br />
“Ne zaman duydun bunları?”<br />
<br />
“Daha birkaç gün önce, sen dışarıdayken o adamlar yine geldi. Babamla bir sürü şey konuştular.”<br />
<br />
Bunun üzerine ne diyeceğini bilememişti. “Sağol evlat, ben de öyle sanıyordum ama değilmiş.”<br />
<br />
03.02.2012 * İzmir<br />
<br />
Tarık telaşlı bir şekilde kahvedekilere babasını soruyordu. Fakat kimseden net bir cevap alamıyordu. Babasının en yakın arkadaşına döndü.<br />
<br />
“Hüseyin abi sen de mi bilmiyorsun ne olduğunu? Allah aşkına bir şey söyleyin biriniz.”<br />
<br />
“Oğlum yok işte baban, biz de anlamadık. Birkaç gündür gelmedi kahveye, merak edip eve baktık ancak evde de yok. Polise haber verdik kayıp diye. Civarı dolanıyoruz birkaç gündür ama henüz bir şey çıkmadı.”<br />
<br />
Tarık anlam veremiyordu olanlara. Yoksa abim mi yaptı diye geçirdi aklından. Sonra da orada bulunduğu süre boyunca abisini çok iyi gördüğünü düşündü. Tekrar eve döndü, ne olmuş olabileceğini düşünmeye başladı. “Kitabın her şeyi göstermemesi ne kötü” dedi içinden. “Annem de böyle ölmüştü zaten, lanet olsun. Şimdi de sıra babamda.” Kitabı suçlaması için yeterli neden vardı. Ama şimdi sırası değildi ve babasını bulması gerekiyordu.<br />
<br />
“Alo, hey, Osman benim Tarık. Nasılsın nasıl gidiyor?” en samimi arkadaşı Osman'ı aramıştı yardım için. Osman da uzun yıllardır Vicino içindeydi ama kitabı okuyabilenlerden değildi. İyi bir savaşçı olmasının yanısıra aynı zamanda yazılımcıydı. Tarık ile çok iyi anlaşıyorlardı birçok göreve katılmışlardı.<br />
<br />
Osman eve geldiğinde Tarık'ı umduğundan sakin gördü. Osman direk konuya atlamıştı.<br />
<br />
“Şu bahsettiğin kitap, hala evde mi? Belki bir işe yarar ne dersin?”<br />
<br />
“Evet baktım ama evde değil. Babamın tekrar onu kullanmaya cesaret edebileceğini sanmıyorum. Onun yüzünden biliyorsun işte..”<br />
<br />
Bu arada bir yandan da bilgisayardan kameraları kontrol ediyordu. Evin etrafında kamera olmaması kötü olmuştu ama civar kameraları kontrol etmeye başladılar. Tek şansımız bu diye düşünüyordu Tarık.<br />
<br />
“Abine de sorsan acaba, belki bir şeyler biliyordur.”<br />
<br />
“Aslında geldi aklıma ama nasıl soracağımı bilemiyorum. Onu suçluyormuşum gibi hissedecek.”<br />
<br />
Bu sırada telefonu çaldı Tarık'ın, abisi Yusuf arıyordu.<br />
<br />
“Tarık naptınız, bulabildiniz mi bir şey?”<br />
<br />
Hala bir sonuç yoktu. Osman Tarık'ı motive etmeye çalışıyordu bir yandan da kameralara bakmaya devam ediyorlardı.<br />
<br />
“Merak etme bulacağız Selim Ağa'yı, bir şey olmaz ona yaşlı kurt o yaşlı kurt.”<br />
<br />
03.02.2012 * Ege Denizi<br />
<br />
Selim elleri bağlanmış ve gözleri kapatılmış şekilde oturuyordu. Etrafındaki seslerden ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Ellerini bağlamaları ve gözlerini kapatmaları dışında kötü davranmamışlardı. Kendisi de karşı koymamıştı zaten, manasız gelmişti çabalamak. Kabullenmişti olacakları ve bekliyordu sadece. Sonunda biri gelmişti.<br />
<br />
“Hey, yaşlı kurt, gözleri açma zamanı.”<br />
<br />
Gözlerini açtığında karşısında iri yarı birini gördü. Kim olduğunu çıkaramamıştı, daha doğrusu hiçbir fikri bile yoktu. Sadece “Tüm bunlar ne için?” diye sordu.<br />
<br />
“Demek beni hatırlayamadın ha, o kadar değiştim galiba. O kitap işe yaramıyor mu artık yoksa? Geleceğimizi bilmiyor muydun?”<br />
<br />
Böyle deyince biraz daha zorladı hafızasını ama hiçbir şey çıkmıyordu.<br />
<br />
“Sen bir efsanesin Selim, sen Yohan'ı eğiten kişisin. Bizi de eğittin ama Yohan'ı bambaşka yaptın. Ve o kitapla ilgili şeyleri de biliyorum. Yohan'ı hepimizin başına musallat eden sensin. Her şeyi mahvettikten sonra da ortadan kayboldu. Tıpkı senin ortadan kaybolman gibi. Ama sağolsun Tarık abisini bulmaya koyulunca biz de seni bulmuş olduk.”<br />
<br />
Selim çok sinirlenmişti “Hala kin mi tutuyor bu çocuk 20 sene oldu be!” dedi içinden. Fakat yüzünden okunuyordu siniri. Ve hala çıkaramamıştı karşısındakinin kim olduğunu ama eğittikleri arasında olduğuna göre irreligiosodan biri olmalıydı.<br />
<br />
“Ne istiyor irreligioso hala benden? Hem sizi bitirdiğini söylemişti Yohan.”<br />
<br />
“O'nun bitirdiği şey sadece bir saçmalık, yıkılsın daha iyi zaten. Şu an yeniden düzen kuruluyor. Hem de çok daha güçlü bir şekilde. O yüzden sana ihtiyacımız var.”<br />
<br />
İşler burada ilginçleşmişti Selim için. Ona bir şey yapmak için değil ondan faydalanmak için kaçırmışlardı.<br />
<br />
“Ve bir şey söyleyeyim mi Selim. Yüzyıllardır belki de daha fazla.. İki taraf da birbiriyle savaşıyor diğerini kötü gördüğü ve onu bitirmek için. Fakat yaşadıklarım bana ne öğretti biliyor musun? İyiler ve kötüler yok. Kötüler ve onları öldürmek için kötü olanlar var. Bu dünyada iyilere yer yok yaşlı dostum..”öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-70573987267472785732017-07-20T09:39:00.003-07:002017-07-25T12:04:00.737-07:00*11 - Korku30.12.2011 * İzmir<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Her şeyin bir sonu olduğu gibi, bu eğitimin de sonu gelmişti. Artık Yohan'ın yanından ayrılma vaktim gelmişti. Hiç kolay olmamıştı tabi ki.. Neredeyse 10 senedir oradaydım. Yohan'ın eğitmenlerinden biri olarak irreligiosodaydım.”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Selim yine kahvede herkesi başına toplamış anlattıkça anlatıyordu. Derin bir iç çekti, hayat insanı nelerle karşılaştırıyor diye düşündü. O kadar çok yaşadığı şey vardı ki. Çocukken hayal ettiği şeyleri ve yaşadığı şeyleri düşündü. “Ne kadar da farklı” dedi sessizce. Ve devam etti anlatmaya. Gözleri de hafif dolmuştu.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Artık kitap olmadan da gayet başarılıydı Yohan, kitabı da rahatça okuyabiliyor hatta yazabiliyordu. Bu çocuk başından beri tuhaftı ve yaptığı şeyleri bilseniz inanır mıydınız bilemiyorum..”<br />
<br />
11.06.1987 * Amsterdam<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Artık benim görevim bitti Yohan. Unutma sen farklısın, içindeki gücü kötüye kullanma. Günü geldiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın.”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Sessiz bir çocuk olan Yohan ilk defa birinden ayrılıyordu, daha doğrusu ayrıldığını bilecek yaştaydı. Sevdiği başka eğitmenler de vardı fakat Selim ayrıydı ve işte gidiyordu. Yohan hiçbir şey söylememişti sadece ağlamamak için kendini tutuyor ve öylece duruyordu ayakta.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Sana söylediğim şeyi hatırlıyorsun değil mi Yohan? Bana güveniyor musun?”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Yohan başını evet manasında salladı. Selim Yohan'a başının arkasından bir iğne vurdu. Yohan'ı hipnoz ederken daha kolay olması içindi bu. Yohan'a kitabı unutturmak istiyordu ve kitabı da Harm'a verecekti. Harm da zamanı geldiğinde bir şekilde Yohan'a ulaştıracaktı. Casca'nın bu durumdan hoşlanmayacağını biliyordu ancak Harm ve Hylar ile konuşup böyle anlaşmıştı. Casca'nın her geçen gün kendini elde ettiği güce kaptırdığına inanıyorlardı.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Sana inancım tam Yohan, belki bir daha hiç görüşemeyebiliriz ama ben senin neler yapabilecğeini biliyorum.”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Son kez sarıldı Selim Yohan'a ve oradan ayrılmak için yola koyuldu. Sessiz sessiz ağladığını fark ediyordu Yohan'ın. Ama güçlü kalacağını da biliyordu.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Yohan da Selim gittikten sonra daha da sessizleşmişti. Kendini sürekli kitap okumaya ve geliştirmeye vermişti. Eğitimdeki herkes onun bugüne kadar ki en iyisi olduğunu düşünüyordu.<br />
<br />
20.01.1988 * İstanbul<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Harm, Hylar ve Selim Casca'dan habersizce buluşmuşlardı. Artık ona çok güvenmiyorlardı. Her ne kadar Casca bunu Kutsal Roma İmparatorluğu için yaptığını söylese de yine de güvenemiyorlardı. Selim söze girmişti direk.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Ee.. şimdi napacağız? Eğitim tamamlandı, Casca'da başa geçti.”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Harm artık beklemeleri gerektiğini söyledi, Yohan oradan çıkana kadar bekleyeceklerdi ve sonra bir şekilde iletişim kuracaklardı.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Yaşlı Harm'ın da haberi var mı? O da gelseydi.”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Ah hayır o gelmek istedi, işlerinin olduğunu söyledi. Papa ile görüşecekmiş, arayı sıkı tutma işleri.”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Biraz konuştuktan sonra beklemekte karar kıldılar, Yohan'ın oradaki eğitimi tamamlamasına daha yedi sene vardı. Selim bir şekilde irreligiosodan kurtulmaya çalışacaktı. Harm ve Hylar ise sadece gözlemleyeceklerini söylediler.<br />
<br />
30.12.2011 * İzmir<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Çayından bir yudum daha aldı Selim. Herhalde aklına birçok şey gelmiş olmalı ki bugün üstünde ayrı bir hüzün vardı. Kahvedeki herkese de sirayet etmişti. Bir dakika kadar sessizlik olmuştu. Ama bu bir dakikaya seneler sığmıştı.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Zaman ne kadar da ilginç bir kavram değil mi?” dedi yanındakilere. Uzak masalardan duyulmamıştı.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“İşte böyle ahali, böylece o genç çocuğu kaderine terk ettik ve Allah'a güvendik. Yaratıcı'ya güvendik. İnsan kaç defa yaşarsa yaşasın, birinden ayrılmak her seferinde zor gelir. Ve ben defalarca ayrıldım, bir gün sizlerden de ayrılacağım. Ama o zaman size zor gelir mi bilmem..”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Tabi birçok kişi hemen “ne diyorsun aga, ağzından yel alsın, Allah gecinden versin” gibi tepkiler verdi. Seviyorlardı gerçekten Selim'i, anlattığı birçok şeye inanmak zor olsa bile.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>“Bir keresinde Eli ile konuşma fırsatım olmuştu. Irreligiosonun başındaki kişiydi, Casca geçmeden önce. Gerçekten çok ilginçti. Başka bir zaman da onu anlatırım size.”<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Çayını bitirdikten sonra yavaş yavaş eve doğru yol almaya başladı Selim. Tarık da uzun süredir İtalya'daydı abisini bulmaya gitmişti. En azından Selim öyle biliyordu. Ara ara görüşüyorlardı telefonla ama Tarık çok da bir şey söylemiyordu. Kitabı kullanmak geçti aklından ama çok uzun bir süredir eline almamıştı. Yapabileceğinden hatta dayanabileceğinden bile emin değildi.<br />
<br />
<span style="white-space: pre;"> </span>Eve geldiğinde bir süre televizyona baktı. Sonra bir şeyler atıştırdı. Evde gezinirken kitapla göz göze geldi, eşi Hüma da yanındaydı. “Yapabilirsin Selim” sesini duydu. Kitabın içindeki hareketlenmeleri görebiliyordu fakat korkuyordu, her şeyin kötüye gitmesinden.öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-26515961647407075802015-04-03T10:25:00.000-07:002015-04-03T10:25:06.776-07:00*10 - Eğitim20 Mayıs 2001 * İzmir<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Bence artık zamanı geldi. Ona kendinizi tanıtmanız gerekiyor. Tabi sen hariç Casca.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Harm Yooln, Selim, Hylar, Harm ve Casca toplanmış Yohan hakkında ne yapacaklarını konuşuyorlardı. Harm Yooln artık vaktin geldiğini söylüyordu, aralarında en yaşlı oydu ve sonrasında da Selim geliyordu. Harm Yooln aklından geçen fikri diğerlerinin beğenmeyeceğini biliyordu ama ona göre doğrusu buydu.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Biliyorum hepinize çok yanlış gelecek bu fikir ancak Yohan’ın diğer görevi ben olmalıyım. Artık burada işim kalmadı. Beni atlatırsa..”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Herkes tuhaf tuhaf Harm’a bakarken Casca araya girdi.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Ki atlatacağından da eminiz. Baba saçmalıyorsun şu an bu resmen ölümü istemek.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Evet ama iyi korunduğumu da biliyorsunuz ayrıca beni öldürmek isteyen birçok kişi olduğunu da, bu dünyada fazla vaktim kalmadı evlat. En azından bir işe yaramış olurum.”<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span><br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Onu kararından vazgeçirmenin imkansız olduğunu biliyorlardı. Selim dostunu vazgeçirme ümidiyle şansını denedi ama alacağı cevabı da biliyordu.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Harm.. biliyorum kararından dönmeyeceksin ama bunun işe yarayacağına emin misin? Bu yolla ölmek istediğine?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Eminim Selim hem de yüzde yüz eminim. Bu sadece Yohan’ın yeteneğini görmekle kalmayacak ayrıca Yohan’a Irreligioso’da prestij kazandıracak. O’nu iyi eğittiğini biliyorum Selim, bence planımızı hayata geçirme vakti geldi.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>O gün çok sessiz ve sakin geçmişti ancak içten içe her şeyin çok daha iyi olacağını hissediyorlardı. Selim ve Casca bu iş için Lucas ile görüşeceklerdi Lucas da Yohan’a bildirecekti. Ardından da duruma göre İmparatorluğu canlandırma planı hayata geçecekti. Harm’a göre fedakarlık olmadan kazanç olmazdı. Ve fedakarlıklar büyük olmalıydı.<br />
<br />
***<br />
<br />
10 Mart 1981 * Amsterdam<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Tilki, Masa, İğne, Yüzük, Kavram, Patates, Kırlangıç..”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Yanlış, baştan!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Tilki, Masa, İğne, Yüzük, Kavram, Patates, Duvar, Kırlangıç, Tören, Tahta, Uysal, Ahtapot, Şemsiye..”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Yanlış, baştan!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Boakye Yohan’ın bu kadar zorlanmasına anlam veremiyordu.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Hadi ama Selim çocuk daha 5 yaşında. Bu kadar zorlaman şart mı?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“O’nun sahip olduğu yeteneği bilmiyorsun Boakye, çok rahat bir şekilde yapabilir. Canı isterse! Dediğim gibi Muet, baştan!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Tilki, Masa, İğne, Yüzük, Kavram, Patates, Duvar, Kırlangıç, Tören, Tahta, Uysal, Ahtapot, İncelik, Prestij, Şemsiye”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Evet.. gördün mü Boakye işte karşında Muet!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Boakye Yohan’ın bu durumuna çok şaşırıyordu, bu çocukta bir tuhaflık var diyordu sürekli.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Sadece 5 yaşında, bunu nasıl yapabilir? Ben bile yapamam bu kadar kısa sürede..”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Yapabilirsin Boakye, kendini küçük görme. Öncelikle çok ama çok iyi bildiğin bir yeri ezberle ama görsel olarak. Her şeyin yerini kesin biliyor olmalısın. Ve ezberleyeceğin kelimeleri bu bildiğin yerle eşleştir. Tilki kanepede, masa ortada, iğne ve yüzük masanın üstünde.. ve bunun gibi..”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Selim Yohan’ı sıkı bir eğitimden geçiriyordu. Ayrıca kitap olmadan nasıl ayakta kalacağını ve kitabı kullanmayı da öğretiyordu. Ancak bunu diğerlerinin önünde yapmıyordu, kitabın çok yayılmasını istemiyordu.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>03 Şubat 1985 * Amsterdam<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Söyle, adın ne!?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Muet, efendim!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“İsmin Jose Adrian olmasın ya da Yohan Lorm! Annen veya baban var mı? Kim olduklarını biliyor musun?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Hayır efendim, annem veya babam yok. İsmim de Muet.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Selim Yohan’ı sorguya almıştı ancak gerçek bir sorguya, Yohan kaçırıldığını ve gerçekten sorguya alındığını sanıyordu.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Uzunca bir süre ismini ve ailesini söyletmeye çalıştılarsa da Yohan hiçbir şey söylememişti. Ama durumu da gittikçe kötüleşiyordu. Selim sorguyu durdurdu ve Yohan’ı odasına kendi taşıdı.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Aferin evlat, gittikçe çok daha iyi oluyorsun. Ve daha korkutucu..”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Yohan biraz dinlendikten sonra Selim tekrar yanına geldi.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Kitabım olsaydı içeride çok daha rahat olurdum Üstat.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Biliyorum Muet ama kitap seni değil sen kitabı kontrol etmelisin. Gücünü sadece ona bağlama. Sen zaten yeterince özelsin. Unutma kitap senin gücünün altında olmalı, her zaman her daim. Yoksa yaptıklarını telafi edemeyecek duruma gelebilirsin.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Ben kitaptan daha güçlüyüm, ben kitaptan daha güçlüyüm, ben kitaptan daha güçlüyüm. Bir daha deneyebilir miyim Üstat?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Selim kitabı Yohan’a verdi ve yine değişim başlamıştı. Yohan ne zaman kitabı eline alsa hareket edemiyor ama etrafı kontrol edebiliyordu. Yıllardır kitap elindeyken hareketi sağlamaya çalışıyorlardı Yohan ve Selim.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Hadi Muet başarabilirsin, hadi bana doğru gel ve sorumu cevapla! Nerde olduğumuzu biliyor musun?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Yohan’dan ses yoktu. Ama masanın üstündeki deftere “Evet” yazmıştı.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Biliyorum Muet etrafı kontrol edebiliyorsun ama cevap vermeni istiyorum. Sesini duymak istiyorum, hadi başarabilirsin.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Ve sonunda Yohan başarmıştı, nerede olduklarını söylüyordu Selim’e.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Evet Muet mükemmel gidiyorsun, şimdi biraz daha karmaşık hale getirmek istiyorum. Bana adını söyle!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“İsmim Muet, efendim!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Kelimeler zor çıkıyordu ağzından ama söylüyordu artık ve yavaş yavaş Selim’e doğru yürüyordu.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Adın ne ve neden buradasın!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Yohan’dan hiç ses yoktu, Selim tekrar sordu.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Adın ne ve neden buradasın!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Yohan’dan yine ses yoktu ve terlemeye başlıyordu, hareketleri iyice yavaşlamıştı, iyice kasılıyordu.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Kendini kasma sakın, rahat ol ve cevap ver. Adın ne ve neden buradasın!”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Yohan bir anda kendinden geçti, odadaki her şey hareket etmeye başladı. Yohan da yere yığılmıştı. Selim hemen kitabı elinden aldı ve Yohan’ı yatağına yatırdı.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Yanlış cevap olacaktı Üstat, söylemek istemedim. Hatırladım çünkü.. özür dilerim Üstat.. hatırlamamam gerekiyordu.. İsmimi ve..”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Şşşt.. sorun yok Muet. Bir şey söylemene gerek yok. Gayet iyi gidiyorsun, gayet iyi.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Selim uzun süreli bir plan hazırlamıştı ve her şeyin yolunda gittiğini düşünüyordu. Yohan’ı dinlenmeye bıraktıktan sonra Casca ile görüşmeye gitti.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Ne durumdayız Selim?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Her şey yolunda, bugün baya ilerleme kaydettik. Bugün kitap elinde olmasına rağmen konuşup hareket edebildi. Çok azdı ama olsun sonuçta bir ilerleme kaydettik. Senin durumun nasıl?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Aslında bilemiyorum, iyi bir çevre edindim gibi şu 6 senede, biliyorsun en üst kademeye kadar geldim.”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Evet bunlar bildiğim şeyler zaten, diyeceğin şey nedir?”<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>Casca, konuşmakla konuşmamak arasında kararsızdı. Bir şey söyleyecek gibi oluyor sonra vazgeçiyordu. En sonunda Selim’e doğru eğildi ve sessizce konuşmaya başladı.<br />
<br />
<span class="Apple-tab-span" style="white-space: pre;"> </span>“Galiba Baş Üstat’ı.. Eli’ı öldürdüm.”öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-60247510130898488732015-03-26T09:21:00.000-07:002015-03-26T09:28:10.206-07:00*9 - Kardeşlik<span style="background: ; color: ; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;">20 Ekim 2011 * Verona</span><span style="color: ; font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: EN-US; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Güzel
bir yermiş. Olabildiğince sakin ve tüm bu yeşillik.. İnsanın içi huzur doluyor
resmen."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Evet,
şehirden uzak biraz ama sakinliği beni mutlu ediyor. Kalabalığa alışamadım
hiçbir zaman."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Tarık
ses tonunu biraz daha ciddileştirerek cevap verdi. Artık sorması gereken
sorular vardı.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Abi
biliyorsun 20 yıldır senden haber alamıyoruz. Ve sonunda seni buldum, doğruyu
söylemeni istiyorum bana. Neden yaptın bunu? Ve ayrıca.."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Bilal
de biraz sinirli karşılık verdi ama sakinliğini de korumaya çalışıyordu.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Ayrıca
ne Tarık! Ayrıca ne!? Hepiniz delirmiş durumdaydınız. Saçma sapan bir kitabın
peşinde harcıyorsunuz hayatınızı. Bunun yüzünden öldürdüğünüz insanları veya
ölen insanları hatırlatmama gerek yok."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Sonra
derin bir nefes aldı Bilal, ve daha sessiz konuşmaya başladı.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Artık
yeni bir hayatım var Tarık ve burada mutluyum tamam mı? Size de hiçbir kin
gütmüyorum. Sadece benden uzak durun.. tek isteğim bu."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Tarık
Irreligioso konusunu açmak istiyordu ama abisinin hiç haberi yok gibiydi. O
yüzden biraz daha dolaylı sormak istedi.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Abi
doğru söylüyorsun değil mi? Çünkü.."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Çünkü
ne? Arkanızdan plan mı çevirdim sizce? İntikam mı? Komik olma Tarık.. Sizinle
işim yok."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Tarık
artık dayanamamıştı, "Peki girdiğin Irreligioso’ya ne demeli! Seni onların
arşivi sayesinde buldum!"</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Bilal
şaşırmıştı ve durumu da şimdi anlamıştı.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Demek
bu yüzden geldin ha. Ben de sanıyorum ki gerçekten beni arıyorsunuz. Babam
gelemedi bile değil mi korkusundan? Kim bilir hangi saçma görevin peşinde hala.
Tehdit miyim diye kontrol için mi geldin? Şu halime bak 45 yaşındayım Tarık,
yaşlanıyorum ve eskisi gibi fit de değilim. O işleri bırakalı çok oldu."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Abi
saçmalıyorsun şu an, sinirden böyle söylüyorsun. Seni özledik ve merak ediyoruz
hepsi bu. Babam artık çok yaşlı ve o olaydan sonra zaten bıraktı her şeyi.
Şimdi tek yaptığı kahvede hikayeler anlatmak."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Aslına
bakarsan Tarık, evet ilk başta çok sinirliydim. Gerçekten intikam istiyordum ve
Vicino'ya bağlı her şeyi bitirmek. Ama sonra.. vazgeçtim. Tüm bu kavga saçma.
Sadece hayatımı yaşamak istiyorum her şey için daha geç olmadan. Sonu
gelmeyecek bir şey için kendimi yıpratmak istemedim. Ve sadece attım bir
kenara. Hepsi bu. Sonrasında da burada yaşamaya başladım."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Demek
o yüzden arşivlerindesin hala. Ama güncel resmin var, yani şu an ki
halin."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Ne
var bundan kolay, internette bulamayacağın şey mi var? Gizlendiğim yok
kimseden. Sadece kendi hayatımı yaşamak istiyorum, artık bir eşim var ve
çocuklarım. Onlarla mutluyum ve onlarla yaşamak istiyorum. Amaçlar peşinde
koşmak istemiyorum. Yani.. sadece.. hepsi yorucu tamam mı?"</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Anlıyorum
abi. Dediğim gibi sadece seni merak ettik hepimiz."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Bilal
biraz daha sakinleşmişti.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Az
önce babam hakkında söylediklerim için kusura bakma. Sadece.. bir türlü
affedemiyorum ve anlayamıyorum. Neden yaptı bunu?"</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Açık
olmak gerekirse abi ben olsam ben de yapardım. Bunu anlayabilmen için kitabı
okuyabilmen lazım. Sanki sana hükmediyor, gözün başka bir şey görmüyor, tüm
duyuların ve hislerinle kitaba uymak istiyorsun."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Gerçekten
anlamıyorum sizi.. Neyse umrumda değil tamam mı. Unut gitsin. Başka şeylerden
konuşalım."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Bilal'in
bunu demesiyle uzun bir sessizlik oluştu. Sadece etrafı izlediler ve iki taraf
da herhangi bir şey söyleyemedi. Arada sırada Bilal'i -Edoardo'yu- tanıyan
birkaç kişi selam vermişti. Sonunda Tarık ayaklandı.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Kardeşini
aç mı bırakacaksın? Buraya kadar gelmişim bir yemek ısmarlayıver artık?"</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Bilal
Tarık'ın omzuna bir yumruk attı ve ikisi de gülmeye başladılar.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Anca
aç olunca konuş zaten, işin gücün yemek.. Gel gel birkaç sokak ötede bildiğim
güzel bir yer var. Benim çocuklar pizzalarını çok seviyor. Ben daha çok
makarnaları tercih ediyorum, lazanyası da güzel tatmak istersen tabi.."</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> Omuz
omuza yürümeye başladılar restorana doğru iki kardeş, sanki hiçbir şey
değişmemiş gibi.</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Bu
arada yeğenlerimle ne zaman tanıştırıyorsun beni?"</span><br />
<br />
<span style="background: ;"> "Geçeriz
yemekten sonra bizim eve, aslında sizleri çok merak ediyorlar biliyor musun?
Çok bahsettim sizden onlara..</span></span>
öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-18342981239672043912014-12-13T02:26:00.003-08:002014-12-13T02:28:18.688-08:00*8 - Ayrılık<div class="MsoNoSpacing">
20 Şubat 1980 *
Amsterdam<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim ve Casca yaklaşık altı
aydır buradalardı. Ara ara sorgulamalar yapılıyordu, burada kalmak istediklerinde
ciddi olup olmadıklarını anlamak için. Ayrıca eğitim de görüyorlardı. Yohan ise
şimdilik bekletiliyordu. Selim ve Casca için altı aylık bir eğitim süresi
belirlenmişti ve bunun sonuna doğru yaklaşıyorlardı. Belki bir hafta içinde
artık sorgulama ve eğitim süreci bitmiş olacaktı. Tam manasıyla kabul edilip
edilmemelerinin yanı sıra kendi aralarında da ne yapacakları hakkında
kararsızlardı. Selim kitabı tamamen uzaklaştırmak istiyordu Yohan’dan fakat
Casca da bunun yanlış olacağını kitabı kullanarak Irreligioso’yu yıkmaları
gerektiğini söylüyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Eğer kitabı yakacaksak tüm bu
olayın anlamı nedir? İki kişi mi yıkacağız tüm bu düzeni? Kitap kesinlikle
Yohan’a öğretilmeli!”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Yohan kontrolden çıkarsa ne
olacak peki? Onun her zaman doğru kararlar vereceğini nasıl bileceksin? Veya
onu durdurabilecek birinin her zaman yanında olacağının garantisi var mı?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“O zaman eğitiriz onu!”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
İkisi de bir-iki dakikalığına
dalmıştı Casca’nın bu cümlesinden sonra. Selim bu fikre yanaşmaya başlamıştı.
Casca bunu fark edince daha sakin bir şekilde yaklaşmaya başladı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bak bunun yanlış olduğunu
düşünüyorsun biliyorum ama en doğrusu bu. Ayrıca kitabı okuma yetisi sende de
var. Onu sen eğitirsin, sana güveniyorum Selim.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Tamam.. mantıklı geliyor kulağa
ama sen.. ne yapacaksın?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Casca için zor bir karardı ancak
yapılması gerekiyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Sana güveniyorum derken Selim,
ciddiydim.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Casca bu süreç bittiğinde
Irreligioso ile çalışacaktı ve hedefi onların başına geçmekti. Böylece eğer bir
gün yaptıkları ortaya çıkarsa bunları örtebilecekti. Selim ile yolları artık
ayrılıyordu ve tabi ki oğlu Yohan’la da. Böylece Kutsal Roma’dan kalan son
birkaç kişi de Yohan’ın eğitimi için dağılmıştı. Ve her şey Selim’e bağlıydı,
Yohan’ı ne kadar iyi eğitebileceğine.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
07 Haziran 1980 * İstanbul<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim ve Mentor özel bir
görüşmedelerdi. Sadece ikisi vardı ve Mentor, Selim’den Yohan ile ilgili
bilgiler alıyordu. Selim her ne kadar Yohan’ı eğitme sözü vermişse de
ülkesindeki karışıklığı gördükten sonra burada iş yapmak istiyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Lütfen Mentor izin verin ben de
burada savaşayım! Eğer olacaklara engel olamazsak çok can yanacak bunu siz de
biliyorsunuz!”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Açıkçası Selim bizim
istediğimiz de bu. Değişiklikler hiçbir zaman kolay olmamıştır, insanlar yeni
bir şehre bile alışmak için kaç ay uğraşıyorlar. Biz burada bir düzen
değişikliğinden bahsediyoruz. Artık hiçbir ülke eskisi gibi olmayacak.
Milliyetçilik kavramını silmeliyiz, Fransız İhtilali’nden bu yana tüm düzen
mahvoldu ancak dünyayı tekrar sakinleştirmenin vakti geldi. Ve sen Selim! Ne
olduğunu unutma! Bu yolda aldığın eğitimi, içtiğin andı unutma! Gerekirse eşin,
gerekirse baban, gerekirse milletin, gerekirse devletin, gerekirse kendin!
Hiçbir şey fikrimizin önüne geçmemeli!”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Fakat Mentor siz de
biliyorsunuz burada ne kadar çok kişi olursa o kadar iyi olacak! Ve ben buna
gönüllüyüm!”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Selim, Yohan Lorm bizim için de
çok önemli bir konu sakın bunu hafife alma! Ayrıca onu senden iyi eğitebilecek
biri olduğunu sanmıyorum. Bu yüzden konu kapanmıştır. Çok gerekmedikçe seni
çağırmayacağız, asıl görevin Yohan’ı eğitmek. Aileni de yanında götürebilirsin
veya burada bizim gözetimimiz altında da kalabilirler. Karar senin.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim ülkesindeki karışıklıkları
görse de Mentor haklıydı. Ailesini de yanında götürmeye karar vermişti ancak
Mentor’a kesin kararını daha sonra bildireceğini söyledi. Ülkenin daha da
karışacağını biliyordu. En azından Hollanda’da rahat olurlar diye düşündü.
İstanbul’dan İzmir’e geçip Hüma ile bu konuyu konuşacaktı. Çünkü uzun süreli
bir gidişti bu ve karar iyi düşünülmeliydi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
10 Haziran 1980 * İzmir<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim uzun süre sonra evine
dönmüş olmaktan mutluydu. Ailesinden özellikle de çocuklarından uzak kalmak zor
gelse de Vicino hep önce gelmişti onun için. Hüma ise bunu bilerek Selim ile
ömrünü paylaşmayı kabul etmişti. Selim bazı zamanlar yanlış yaptığını düşünse
de eşi ve çocukları olduğu için mutluydu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Evine geldiğinde biraz
dinlendikten sonra konuyu nasıl açacağını bilemedi. Ancak bir şekilde
konuşulması gerekiyordu bu konunun ve en iyisi direk söylemek diye düşündü.
Hüma başta ne diyeceğini bilemedi, Selim ise onu ikna etmeye çalışıyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Biliyorum burası bizim evimiz
oldu Hüma en azından sizin için. Ancak yakında ortalık karışacak.. hatta belki
karışmaktan da öte.. Ve ben ne kadar burada kalmak istesem de gitmem
gerekiyor..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Yine o görevlerinden biri değil
mi? Bilemiyorum.. yani hayatlarımız burada.. Tarık Bengü daha çok küçükler.. “<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Biliyorum ben de esas onlar
için istiyorum. Çünkü burada güvende olacaklarını sanmıyorum.. Bana
güvenmelisin Hüma. Hem uzun bir süre aynı yerde olacak görevim. Yani daha çok
vakit ayırabilirim hem çocuklara hem sana.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Biraz tartışmadan sonra Hüma da
Selim’e katılmıştı ve birkaç gün içinde hazırlıkları tamamladılar. Artık
yolculuk vakti gelmişti. Hüma tam olarak ne kadar süreliğine gideceklerini
sordu, buraya veda etmek zor geliyordu ona.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bir gün buraya döneceğiz Hüma
merak etme..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Hüma çok uzun süre kalmayacaklarını düşünerek yüzünde
birkaç saniyeliğine de olsa bir gülümseme oluşturdu. Selim cümlesini bitirince
bu ifade yüzünü düşünceli bakışlara bıraktı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“..ama açıkçası ne zaman olur
ben de bilemiyorum..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
8 Eylül 2011 * İzmir<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Baba.. emin değilim.. yani
kesin konuşmamak lazım ama Bilal’i buldum galiba.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Hüma öldüğünden beri Bilal’den
iz yoktu. Ve Tarık’ın bir anda böyle bir haberle çıkması Selim’i
heyecanlandırmıştı. Her ne kadar istemsiz de olsa bombayı yerleştiren Selim’di.
Bu yüzden hem ailesine hem de Bilal’e karşı suçlu hissediyordu kendini. O’nu
kendisi gibi görüyor ve yerine geçmesini istiyordu. Ama elindeki Vicino’ya
rağmen her şeyi kontrol etmek mümkün olmuyordu. Ne Hüma’nın ölümü ne de
Bilal’in gidişine engel olabilmişti.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Biliyorsun bir süredir Matyas
ve arkadaşlarıyla takılıyorum. Ve gerçekten müthiş istihbarat kaynakları var. Sorduğum
kimse Bilal diye birini tanımıyor ama düşmanları hakkında arşivledikleri
dosyalar var. Onları araştırırken garip bir şeye rastladım. Yani emin değilim o
olup olmadığına, hatta o olsa bile yaşayıp yaşamadığı bile şüpheli. Sen de gör
istedim, biraz yaşlanmış haliyle tabi artık 45’ine dayandı.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim Tarık’ın gösterdiği
dosyaya bakıyordu. Gerçekten Bilal’i çok andırıyordu ancak insan emin de
olamıyordu. Çünkü Bilal’in dosyasında yazanlarla Bilal’in hayatının hiçbir
ortak noktası yoktu. İtalya’da doğup büyüyen ve tüm hayatını orada geçirmiş
olan biriydi. Yine de Selim bunun Bilal olduğuna inanmak istiyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing">
“Demek bunca yıl.. Vay be
Bilal.. Edoardo Nestore ha..”<o:p></o:p></div>
öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-54994687369922649152014-10-06T08:13:00.001-07:002014-10-06T08:13:24.710-07:00*7 - Aşırı Güç<div class="MsoNoSpacing">
10 Temmuz 1979 *
Paris<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Sanırım gücümüzü bulduk baba.
Zorlu bir yol olacak ama sonunda her şey düzelecek. Fakat biliyorsunuz O’nun
eğitilmesi lazım.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Yohan’ın eğitilmesi gerektiğini
söylüyordu Casca fakat Harm ve Hylar’ın sıkıntılı gözüktüklerini fark etti
Selim.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Biz eğitebiliriz Harm yani..
sorun değil benim için.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Biliyorum biliyorum fakat
Casca’nın uzun zamandır düşündüğü bir plan vardı yani İmparatorluğu yeniden canlandırmak
için. O Yohan’ı size veya bize emanet etmeyi düşünmüyor.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“O’nu irreligiosoya bırakmayı
düşünmüyorsunuz herhalde? Hadi bıraktınız diyelim ona göz kulak olacak biri
lazım bunu nasıl yapacaksınız?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
O sırada gözler Harm’a döndü.
Harm biraz da çekinerek konuşmaya başladı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Aslında.. biz.. seni
düşünmüştük Selim. Yani sonuçta hayalet
sayılırsın ama merak etme Casca da aralarına girecek. Böylece Vicino’yu
bırakmak zorunda kalmayacaksın. Sadece biraz yoğunluğun artacak. Tabi ondan da
önce ölmeniz gerekiyor.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Casca burada araya girdi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Yani demek istediği sahte
ölümler hazırlayacağız bir araba kazası olacak ayrıca bundan
hoşlanmayabilirsiniz ama ceset bulmamız gerekiyor. Ve biraz da patlayıcı çünkü
tanınmaz hale getirmemiz lazım. “<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Peki bu bizi nasıl öldürmüş
olacak?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Kaza biraz ağır olacak ve arama
yapacaklardır cüzdan kimlik gibi şeyler bırakacağız etrafa daha sonra
uğraşmayacaklardır kimlik tespiti için. Zaten kimsemiz olmadığını da fark
edeceklerdir. Ayrıca plakaya zarar getirmemeye çalışacağız oradan da
ulaşabileceklerini umuyoruz. En kötü ihtimal haberi biz yayacağız. Sonuçta yeni
kimliklerimizi hazırlamanın vakti geldi.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
25 Ağustos 1979 * Amsterdam<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Demek bu çocuk çok özel.. tamam
onu kabul ettik diyelim fakat sizi alamayız.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Casca ve Selim’in düşündüğünden
daha zor olmuştu ikna işi. Kimle konuştuklarını bile bilmiyorlardı sadece
Amsterdam’daki eğitim merkezinin adresini bulabilmişlerdi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bakın efendim kaybedecek hiçbir
şeyimiz yok, sizin için savaşırız hatta ölüme kadar. Fakat ona zarar
gelmeyeceğini bilmeliyim. İrreligioso’ya güveniyoruz ve size sığınmak
istiyoruz, lütfen bizi kabul edin.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Casca ikna etmeye çalışıyordu
ancak gergin bir bekleyiş vardı. Adamın kimle ne konuştuğunu duymaya
çalışıyordu ancak çok uzaktaydı. Bir süre sonra geri geldi ve kanıt istedi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bu çocuğun özel olduğunu bize
kanıtlamalısın. Madem geleceği okuyabiliyor göster bize bunu.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bu öyle bir şey değil.. kendisi
daha çocuk ve kontrol edemiyor. Anlayacağı yaşa geldiği zaman buna hazır olmasını
istiyorum. Bu yüzden size geldim onu eğitebilmek ve size hizmet edebilmek
için.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Adam sinirlenmişti ve Casca’nın
kafasına silah dayadı, odadaki diğer kişilerde silahlarını onlara doğru
çevirdiler. Casca cebinden yavaşça kitaptan bir parça çıkardı ve Yohan’a
uzattı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Üzgünüm evlat, zorunda olmasam
istemezdim..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Yohan yaprağı eline aldığı gibi
yine kilitlenmişti fakat odadaki herkes kilitlenmişti. Casca’nın kafasına silah
dayanan adamın boğazını birisi sıkıyordu sanki silahını yere düşürdü ve boğulmamaya
çalışıyordu. Kalınca bir ses duyulmaya başladı odada;<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Kanıt mı istiyorsunuz? Alın
size kanıt!”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Casca onların ölmeye doğru
gittiğini anladı ve hemen Yohan’dan yaprağı aldı. Anında ses kesilmiş ve
odadakiler yere düşmüştü. Herkes şaşkınlık içindeydi. Casca ve Selim de olaya
anlam verememişti. Kabul edilmeyeceklerini düşünmeye başladılar fakat o sırada
karşılarındaki büyük kapı açıldı ve bir ses “İrreligioso’ya hoşgeldiniz, lütfen
devam edin!” diyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Casca.. bu da neydi böyle..
kitap ve Yohan birleşmemeli. Bu bu çok aşırı bir güç. Hele bir de eğitildikten
sonrasını düşün. Belki başkaları da var Yohan gibi ve bunun dünyaya neler
getireceğini bilemeyiz.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Casca o sırada karşı çıkamadı
ama Selim ile aynı görüşte değildi. O bu gücü İrreligioso’yu yıkmak için
kullanmak istiyordu. Kapıdan geçtiklerinde her şey değişmişti daha iyi bir
karşılama vardı burada. Artık İrreligioso’dalardı. Artık tek başınalardı fakat
Yohan dışında.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
08 Eylül 2011 * İzmir<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Yohan.. o gördüğüm en tuhaf çocuklardan
biriydi. Benle aynı özellikleri taşıyordu ama çok daha güçlüydü. Sanki.. sanki
O’nu koruyan birileri var gibi. O kapıdan geçtik ve tüm hayatımız değişmişti.
Hem orada hem Vicino’da kalmak çok zordu. Yine de her şeyi atlattık
diyebilirim.. en azından bazılarımız..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Aga bazen seni takip etmek çok
zor oluyor hakikaten..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Bu sefer çoğu kişi kopmuştu
hikayenin bağlantılarından fakat yine de dinliyorlardı Selim’i, zaten yapacak
çok da işleri olduğu söylenemezdi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim eve geldiğinde Tarık’ın heyecanla
kendisini beklediğini fark etti.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: TR; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"> “Baba..
emin değilim.. yani kesin konuşmamak lazım ama Bilal’i buldum galiba.”</span>öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-68078275312999991822014-09-04T08:12:00.001-07:002014-10-06T08:10:57.155-07:00*6 - Zorlu Bir Yol<div class="MsoNoSpacing">
11 Kasım 1996 * Washington DC</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bugün burada sizlerle olmaktan çok mutluyum.
Bana bu özel günde sizinle birlikte olma ve konuşma fırsatı verdiğiniz için
teşekkür ederim. Bildiğiniz gibi ben Napalm Ateşi'nden kaçan küçük kızım. Şimdi
savaştan konuşacak değilim çünkü tarihi değiştiremem. Sizden sadece savaşın
trajedisini hatırlamanızı ve bu sayede dünya üzerindeki kavgaları ve insanların
birbirini öldürmelerini durdurmak için bir şeyler yapmanızı istiyorum. Maddi ve
manevi olarak birçok acı yaşadım. Bazı zamanlar yaşayamayacağımı düşündüm fakat
Tanrı beni kurtardı, bana inanma gücü ve umut verdi. Eğer bombaları atan
pilotla yüz yüze konuşabilseydim, ona geçmişi değiştiremeyeceğimizi, fakat
barışı yaymak için şimdi ve ileride iyi şeyler yapmamız gerektiğini söylerdim. Yanıklarım
yüzünden ne evlenebileceğimi ne de çocuk sahibi olabileceğimi düşünüyordum ama
şimdi harika bir eşim, çok tatlı bir oğlum ve mutlu bir ailem var. Sevgili
arkadaşlar, inanıyorum ki birgün insanlar gerçek barış içinde yaşayacaklar,
kavgalar ve düşmanlıklar olmayacak. Bütün milletlere barış ve mutluluk sağlamak
için hep birlikte çalışmalıyız. Bu önemli günün bir parçası olmamı sağladığınız
için sizlere çok teşekkürler.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Kim Phuc asıl adıyla Phan Thi,
11 Kasım Gaziler Günü’nde düzenlenen anma töreninde bunları söylemişti ve
sessizce salondan ayrılmıştı. Selim de savaşa katılıp kurtulanlar arasında
olduğu için her sene davet ediliyordu ancak ilk defa bu sene gitmek istemişti. Kadın
sessizce ayrılmıştı ve hatta çoğu kez barış üzerinde durmuştu ama birçok kişi
için bu daha acı vericiydi. Zarar verdiğiniz insanların size karşı “Haydi o
günleri unutalım, beraber barış için uğraşalım” demeleri vicdan sahibi insanlar
için daha acı vericiydi. Kimileri savaş sonrası intihar etmiş, kimilerinin
psikolojisi yerine gelememişti. Vietnam Savaşı da tıpkı diğer savaşlar gibi
insanlıktan birçok şey götürmüştü.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Kim Phuc savaşta iki kardeşini
kaybetmişti, Selim ise başka bir savaşta eşini kaybetmişti. Küçücük bir çocuktu
bu olayları yaşadığında, şimdiyse herkese barışın temsilciliğini yapıyor diye
düşündü Selim. Belki de çocukken alışmak daha kolaydır diye düşündü. Belki de
herkes bu kadını konuşurken asıl acının annesi ve babasında olduğunu düşündü.
Acıyı anlayamayacak ve unutacak veya alışacak kadar küçüktü olayı yaşadığında.
Ama annesiyle babası öyle değildi. Acaba ben ne zaman alışırım diye düşündü. Belki
de unutamadan ölürüm diye düşündü. Tüm bunları bir anda geçirdi aklından Selim.
Tarık ile Bengü’yü Yusuf’a bırakmıştı, ama ara sıra keşke getirse miydim
diyordu. Fakat hemen sonra vazgeçiyordu. Biraz uzaklaşması gerekiyordu, hem
onların Selim’den hem de Selim’in onlardan. “Belki daha sonra..” dedi kendine
Selim. Altmışına yaklaşmıştı ve Hüma’yı kaybettiği günden beri her geçen gün
her şey daha da boş geliyordu. Bilal’i küstürmüştü kendine ve ondan hiç haber
alamamışlardı. Tarık ile Bengü’den gittikçe uzaklaştığını hissediyordu. Yusuf
ne kadar destek olmaya çalışsa da o yolunu çizmişti zaten. En azından Yusuf’a
güveniyordu. O da olmasa Tarık ile Bengü’ye bakacak gücü kendinde
hissetmiyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Her şeyden uzaklaştığını
hissediyordu, ya bunu yıkacak ya da kendini bitirecekti. Tam bu sırada Harm’ın
ona seslendiğini farketti. Kendine gelme ve toparlanma ile birlikte cevap
verdi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Efendim? Dalmışım.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Ne zamandır yoksun ortalıkta.
Biliyorum çok zor yaşadığın şey ama hayat devam ediyor Selim. “<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Harm şu halime bak.. Benden
artık fayda gelmez..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Harm iyice yaklaştı eski
dostuna, manalı manalı bakıyordu Selim’e. Selim anlamıştı gelecek teklifi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Zaten senin kabul etmeyeceğini
biliyoruz Selim ama biliyorsun..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Hayır hayır hayır.. Kesinlikle
olmaz! Bir hayatın mahvolması yeterli, buna izin veremem.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim çok kesin bir şekilde
reddetmişti ancak Harm da aynı kesinlikte ilerliyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Hadi ama Selim artık vaktinin
geldiğini biliyorsun. Eminim günlüklerini karıştırmaya başlamıştır. Onu
eğitmelisin veya biz de eğitebiliriz.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim bunun başına geleceğini
biliyordu. Ne cevap vereceğini bilemedi
ama sonunu görür gibiydi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bu arada benim buraya
geleceğimi nereden bildin? Yani.. kimseye söylememiştim..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Hadi ama Selim?! Seni buraya
cidden Amerikalıların çağırdığını düşünüyor olamazsın?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Yani.. onca yıldır siz hiç..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Aynen öyle dostum, aynen
öyle..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Birçok ülke birçok savaş ve
birçok insan tanımıştı Selim. Harm ise aralarında en yakınlaştığı kişiydi. Ve
aralarındaki yakınlık arttıkça birbirlerine daha çok güveniyorlardı. Tabi Selim
elindeki kitabı ona gösterip göstermemekte kararsızdı. Yine de bir gün bu
konuyu açmaya karar verdi, Harm’dan başka kimsenin anlayamacağını düşünüyordu.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
10 Temmuz 1979 * Paris<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Sence bu işe yarayacak mı?”
Selim, Harm’ın ne düşündüğünü merak ediyordu. O yüzden bu konuyu açmıştı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Yani bu Klarsfeldleri bombalama
olayı, sence ODESSA’yı ortaya çıkarır mı?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Klarsfeldler(Serge ve Beate
Klarsfeld) Nazi avcılarıydı. Aynı zamanda evliydiler de. ODESSA’nın Nazi
yanlısı olduğu biliniyordu ancak çok gizli çalıştıklarından ve Gehler Örgütü’nden
de destek aldıklarından onları ortaya çıkarmak kolay değildi. Ayrıca savaşın
üzerinden çok zaman geçmişti ve bu da bir sorundu. Selim ve Harm’a
Klarsfeldleri bombalamaları ama onlara zarar vermemeleri söylenmişti. Açıkçası
ikisi de bu olaya anlam veremediler ancak “görev görevdir” dediler.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bilemiyorum Selim, açıkçası
umrumda da değil. Bu savaş yıllar önce bitti. Ortaya çıkarlarsa şaşarım.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Ahh.. Neyse yaptık bitti. Bu
arada.. Buranın güvenli olduğuna emin misin?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Hadi ama Selim!? Onlar benim çocuklarım..”
Sonra etrafımızda koşturan torununu göstererek devam etti: “Ayrıca şu çocuğun
şirinliğine bak.. bu şüpheli mi göründü sana?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Haklıydı, Selim biraz abartmıştı
ama yine de garip hissediyordu kendini. Çünkü bunca yıldan sonra bir sırrını
paylaşmak üzereydi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Harm.. Biliyorsun uzun zamandır
beraber çalışıyoruz hatta çalışmaktan da öte dostuz. Ve.. ve ben bir şey
paylaşmak istiyorum. Aslında uzun süredir düşündüğüm bir şey. Bu işlere nasıl
başladığımla ilgili..”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Harm iyice dikkat kesilmişti. Bunca
yıl saklandığına göre çok önemli bir şey olmalıydı. Ve öyleydi de hayatlarını
tamamıyla değiştirecekti.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Benim.. bazı.. yeteneklerim
var. Yani açıklayamadığım ama var olan yetenekler. Bir.. bir kitap var.. sana
göstermek istiyorum. Yanımda da getirdim hatta. Bunu okumayı dener misin?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim dikkatlice çıkardı kitabı
cebinden ve Harm’a verdi. Harm da kitabı okumaya çalışıyordu ancak hiçbir anlam
veremedi. Çünkü hiçbir şey yazdığını sanmıyordu burada.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Ne düşündüğünü biliyorum..
Şimdi bana hiçbir şey yazmadığını söyleyeceksin. Fakat ben görebiliyorum neler
olduğunu. Çok değişken bir kitap.. Sabit
durmuyor. Ve.. ve üstlerimizin de haberi var bu kitaptan. Sanırım benim dışımda
başkaları da var. Bunu bunu sana açmak istedim sadece.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Harm ne diyeceğini bilemiyordu
bunu oğluna ve oğlunun eşine açmak istedi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Casca.. Hylar.. sanırım bu.. bu
aradığımız şey. Siz okuyabiliyor musunuz?”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Onlar da denediler okumayı ama
ikisi de yapamamıştı. Harm hayal kırıklığına uğramıştı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Aradığımız şey derken? Sizin de
mi bu kitaba ihtiyacınız var?” Selim meraklı bir şekilde sormuştu. Casca Harm’a
fırsat vermeden araya girdi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Bak bilmiyorum Harm söyledi mi
ama biz güç kaybediyoruz ve irreligioso her geçen gün daha da büyüyor. Kaç kişi
kaldığımızı bile bilmiyorum ama bu kitabı duymuştum ve.. ve onu içimizden birinin okuyabileceğini de
biliyorum. Fakat bu biz değilmişiz anlaşılan. Belki de Yohan’dır bilmiyorum.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
O sırada hepsi o ufak ihtimali
düşündüler ama teklifin saçma ve gülünç olacağını da düşündüler. Kitabı çocuğa
okutmak istiyorlardı ama daha 4 yaşına bile girmemişti Yohan. Fakat Casca her
şeyi denemeye niyetliydi.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
“Size saçma gelebilir ama ben
deneyeceğim.”<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Casca kitabı aldı ve Yohan’a
bakmasını söyledi. Yohan kitabı eline alır almaz tüm vücudu kilitlendi,
sayfaları hızlı hızlı geçiyor ve birçok şey söylüyordu gelecekle ilgili. Hylar korkmuştu ve anında kitabı Yohan’ın
elinden alıp attı. Kitap gittiği gibi Yohan düzelmişti. Herkes şok içindeydi.
Casca konuşmayı tekrar başlattı.<o:p></o:p></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: "Calibri","sans-serif"; font-size: 11.0pt; line-height: 115%; mso-ansi-language: TR; mso-ascii-theme-font: minor-latin; mso-bidi-font-family: "Times New Roman"; mso-bidi-language: AR-SA; mso-bidi-theme-font: minor-bidi; mso-fareast-font-family: Calibri; mso-fareast-language: TR; mso-fareast-theme-font: minor-latin; mso-hansi-theme-font: minor-latin;"> “Sanırım
gücümüzü bulduk baba. Zorlu bir yol olacak ama sonunda her şey düzelecek.”</span></div>
öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-53681959963863626812013-09-06T18:27:00.001-07:002013-09-06T18:27:09.370-07:00*5 - Değer mi..<div class="MsoNoSpacing">
27.08.2011 * İzmir</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Matyas..
sensin değil mi? Senin geleceğini biliyordum. Tarık'ı alabilirsiniz zaten ona
söylediğiniz anda durduracak kimsenin olacağını sanmıyorum. Ama diğer
isteğin.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Lütfen
Mentor Selim, bu benim için çok önemli. Üstad Yohan'ı bulmam lazım, geçen sene
irreligioso'yu bitirdikten sonra sessiz-sedasız kayboldu ortadan."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Bir
dakika şimdi sen irreligioso'nun artık olmadığını mı söylüyorsun?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Evet,
geçen sene tamamen bitti. İrreligioso'nun başındaki kişi Üstad'ın babası çıktı
bu onun için biraz zor oldu fakat yine de bitirdi. Artık hakimiyet bizde. Üstaddan
öncekiler bizim gibi kişileri toplamışlar yani kitabı okuyabilen kişileri.
Üstad da onlardan biri idi. Fakat kitabı tamamen parçalara ayırıp dağıtmış. Ben
de kitabın peşinden gidiyorum ve şimdi işte burada sizin yanınızdayım."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
ne diyeceğini bilemiyordu, böyle şeyler için artık çok yaşlandığını
hissediyordu. Matyas'ın omuzlarından tuttu ve gözlerinin içine bakarak
konuşuyordu.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Bak
evlat, yaptığın şeyin doğru olduğunu düşünüyorsun. Kitabın peşinden gidip
Yohan'ı bulmayı hedefliyorsun. Peki bulduğunda ne olacak hiç düşündün mü?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Matyas
düşünmemişti açıkçası ve kem küm etmeye başladı, Selim ise konuşmasına devam
etti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Tabi
ki bilmiyorsun. Ama ben biliyorum neler olacağını. Onu bulduğun gibi o ölecek
Matyas. Seni uyarıyorum, bu işin peşini bırak. Git ve inandığın şeyler uğruna
yaşa. Başka şeyler uğruna, bu yol senin umduğun gibi biten bir yol değil."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim,
Matyas'ı uyarmıştı ama vazgeçmeyeceğini de biliyordu. Çünkü kendisi de
vazgeçmezdi. Matyas'ın kitaptan etkilendiğini fark etmişti. "Ah şu lanet
kitap" diye geçirdi içinden, hayatına girip de mahvetmediği biri var mı
acaba diye düşündü. Cevap belliydi..</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
16
January 1969 * Prag</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Jan
bak sakin olmalısın. Sen bize lazımsın. Biliyorum şu an kaybetmiş gibi
gözüküyoruz ama bazen kazanmak için geri çekilmen gerekir. Sadece sakin ol.
Daha işimiz bitmedi."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Jan,
Selim ve Harm Wenceslas Meydanı'na doğru gidiyorlardı. Varşova Paktı ve
Sovyetler Birliği'nin uyguladığı istila ve "normalleştirme"
politikasına karşı yine bir protesto vardı. Macarlardan sonra Çekoslovakyalılar
da birçok acı çekiyordu. Her şey düzelecek derken bir anda Ruslar ve yandaşları
binmişti tepelerine. Çok insan ölmemişti ama binlerce yüzbinlerce insan
ayrılmak zorunda kalmıştı ülkesinden. Jan Palach ise 21 yaşında bir felsefe
öğrencisiydi. Tabi sadece bununla kalmıyordu, Jan da Vicino peşinde
gidenlerdendi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Fakat
artık dayanamıyordu. Çünkü tüm bu olanları görmüştü, mahvolan hayatları
görüyordu ve mahvolacak hayatları da..</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
ve Harm onu vazgeçirmeye çalışıyordu yapmak üzere olduğu şeyden.
Çekoslovakya'nın tam bağımsızlığı yanında milletlerin de ayrılmasını istiyordu
Vicino ekibi. Daha doğrusu böyle olacaklarını gördükleri için bu yolda
uğraşıyorlardı her zamanki gibi. Jan da bu işin bir parçasıydı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Wenceslas
Meydanı'nda son zamanlarda hep olduğu gibi o gün de istila karşıtı konuşmalar, protestolar
vardı. Selim, Jan ve Harm da kalabalığın arasına girdiler. Konuşmaya
dalmışlardı ve bir süre sonra konuşmacının yakınına meydanın boş kısmına bir
genç çıktı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Hey!
Selim! Bu bizim Palach değil mi? Ne işi var orada?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Olamaz
olamaz! Aptal çocuk düşünemiyor bile doğru düzgün! Hemen onu durdurmalıyız Harm!"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Dediği
gibi kalabalığın arasından Jan'a ulaşmaya çalıştı ancak o kadar da hızlı
gidemiyordu. Jan da kendini çoktan ateşe vermişti. Selim oraya vardığı gibi
ateşi söndürmeye çalışıyor, bir yandan Jan'a kızıyor bir yandan da Harm'a
yardım etmesi için sesleniyordu. Kalabalık şaşkınlık içinde olanları izliyordu.
Harm Selim'i kendisine doğru çekti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Selim!
Selim! Uğraşma artık, sen de biliyorsun.. Kurtaramayacaksın.. Hadi bırak
artık.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
geri çekilmişti ama kendini suçluyordu. Vicino'yu suçluyordu. Her şeyi
suçluyordu. Olanların kısa bir süre içinde yayılacağını biliyordu. Jan Palach
olanlara ve olacaklara dayanamayıp ölmüştü, öldürülmüştü veya kendini
öldürmüştü. Selim sorup duruyordu kendine </div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing">
"Suçlusu
kim.. Değer mi.."</div>
öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-8420656881252643132013-08-24T03:52:00.001-07:002013-08-24T03:52:17.408-07:00*4 - Ne Kadar Yaşıyorsun<div class="MsoNoSpacing">
27.08.2011 * İzmir</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Her
şeyi bildiğinizi mi sanıyorsunuz? Gerçekten yaşadığınızı mı düşünüyorsunuz?
Evrenin ne kadar geniş olduğunu biliyor musunuz? Milyarlarca yıldızın,
gezegenin, sistemin olduğunu.. Oralarda neler olduğunu biliyor musunuz? Ya da
hemen yanımızdaki bahçede neler olduğunu.. Benim aklımdan geçenleri biliyor
musunuz? Konuştuklarımı görebiliyor musunuz? Tüm bunların ne manaya geldiğini
biliyor musunuz?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
yine etrafına toplamıştı herkesi ve anlatıyordu. Bu sorular üzerine bazıları
düşüncelere dalıyor, bazıları dikkat kesiliyor, bazıları ise birbirlerine
bakınıyordu. Selim anlatmaya devam etti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Ama
ben gördüm. Hem de hepsini, benim de ödülüm bu.. Görebiliyorum. Size
bahsettiğim kitap sayesinde. Tabi 19 sene önce bırakmıştım."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Aralarından
biri Selimin soluklanmasını fırsat bilip hemen atladı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Selim
Ağa ne zaman anlatacaksın bize bırakma nedenini?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
duruşunu hiç bozmadan "Bu anlayabileceğiniz bir şey değil.." deyip
çayından bir yudum aldı ve konuşmasına devam etti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Size
birçok şey anlattım ve nasıl görebildiğimi bilenleriniz vardır zaten.
Bilmeyenler için de söyleyeyim o kitabın adı Vicino. Bu kitabı herkes okuyamaz,
sadece belli seçilmiş kişiler okuyabilir. Bu öyle sandığınız gibi soyla
aktarılan bir şey değil. Sizi seçerler, kullanırlar ve sonunuz artık
belirlenmiştir. Onlardan kaçamazsınız. Tıpkı benim kaçamadığım gibi. Ama
bunları size anlatmama gerek yok."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Yine
o sırada başka biri daha böldü konuşmayı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Kitabı
anlayamayacağımızı nereden biliyorsun? Belki okuyabiliriz.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Birkaç
kişi daha katılmıştı bu görüşe, Selim onları susturamayacağını anlamıştı.
Kitabın yanında olmadığını ancak onlara dili bildiğini ve bir şeyler
yazabileceğini söyledi. Bir kağıda bir şeyler yazdıktan sonra herkes dolaştırdı
kağıdı elinde. Birçok yorum çıkıyordu kağıt elden ele dolaşırken, bazen
gülüşmeler de geliyordu.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Hadi
ama Selim Ağa resmen bir şeyler karalamışsın buraya."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Burada gerçekten bir şey yazdığına inanmak
zor."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Ağa
dediğin her şeye inanırım da burada bir şey yazdığına dair şüphelerim
var."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Ve
bu tarz yorumlar sürdü gitti. Fakat aralarından soruyu soran kişi
okuyabildiğini söyledi. Tüm gözler ona dönmüştü bir anda. Selim ne anladığını
söylemesini istedi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Burada
olduğunu biliyorum, seni kim gönderdi?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Bu
cümle üzerine tekrar tüm gözler Selimin üzerindeydi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Güzel
tahmin evlat ama maalesef doğru değil. Doğrusunu maceramı anlattıktan sonra
söyleyeceğim. Evet ahali dikkat kesilin bakalım, Selim Ağanız sizi efsane
yolculuklarından birine daha götürüyor.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Böyle
deyince herkes unutmuştu kitap olayını ve Selim Ağaya dikkat kesilmişlerdi. Ve
Selim başladı anlatmaya.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Stalin'in
öldürüleceğini gördüğümde anlamıştım hayatımda tuhaflıklar olacağını
aslında.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***</div>
<div class="MsoNoSpacing">
20.11.1956
* Budapeşte</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Aferin
evlat, ilk görevini başarıyla yerine getirdin. Endişe etmene gerek yok, zamanla
alışacaksın buna. Göreceğin şeylerin yanında ölüm çok basit kalacak."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
Ekimin ortasından beri Budapeşte'deydi. İlk görevi olduğu için ona sadece
organize etme görevi vermişlerdi. Bir bakıma insanları ayaklanmaları için
provoke ediyordu da denebilir. Nitekim istedikleri de olmuştu. Zaten Stalin'in
ölümüyle birlikte Vicino ekibi işleri hızlandırmıştı. Macaristan bu planın ilk
ayağıydı. Ve başarıyla kısa bir süre içinde gerçekleştirilmişti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Tabi
başarı Vicino'ya göreydi. Selim ise binlerce insanın ölümüne tanık olmuştu ve
pek de başarılı görmüyordu sonucu. Ayrıca ölenler dışında şehirden hatta
ülkeden kaçanlar da azımsanacak derece de değildi. Ama bırakamıyordu da bu işi.
Ekipten korktuğundan değil ama kitap ve sesler peşini bırakmıyordu.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
1956'nın
başlarında bu durumu fark eden İzmir'deki Tahsin adlı kişiydi. Herhalde ellili
yaşlarındaydı. Ve kendisi de Vicino ekibindeydi ve ekipte kitabı
okuyabilenlerdendi. O tam aradıkları biriydi, genç kendine güvenen ve herkese
kendini sevdirebilecek biriydi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Yılın
son çeyreğinde ortalık iyice karışmıştı devletin başındaki isimler sürekli
değişiyordu. Ve her seferinde de ülkedeki yasalar değişiyordu. Ancak Imre
Nagy'nin kısa süreli de olsa başa gelmiş olması Vicino ekibi için yetmişti.
Nagy görevden alındığında yerine geçen Erno Gero reformcuları kökünden kurutmaya
çalışsa da artık çok geçti. Selim ise yazdan itibaren ayaklanmanın temellerini
atmaya başlamıştı. Ancak yapabileceği tek şey buydu henüz doğru düzgün eğitim
almadan büyük işlere girişemezdi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Sonuçta
öyle de oldu ayaklanma başladıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi gelmişti.
Vicino seviniyordu ama Selim aynı durumda değildi. Hiçbir zaman bu kadar yoğun
ses ve görüntüye maruz kalmamıştı. Bir sürü insanın hayatları geliyordu gözünün
önüne, ölenlerin arkasında kalanların çığlıkları, kaçanların çaresizliği,
kalanların bitkinliği..</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Ama
kaçamıyordu işte, bu işe devam etmek zorundaydı. Bununla başa çıkabilmeyi
öğrenmek istiyordu. Vicino ekibi ona hem yardım hem de dostluk edecek birini
verdiler. O da tıpkı Selim gibi 17 yaşında girmişti Vicino'ya ancak kitabı
okuyabilenlerden değildi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***</div>
<div class="MsoNoSpacing">
27.08.2011
* İzmir</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
burada durdu ve sandalyesine yaslandı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Devamını
da artık başka bir zamana ahali. Şimdilik bu kadar yeter."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Bu
sözlerden sonra bir kısım yavaş yavaş dağılıyordu, bazıları da kendi aralarında
muhabbete devam etmeye başladılar. Selim ise ağır ağır kalktı sandalyesinden
dışarı doğru yöneldi. Kapıya yaklaşırken yazdığı şeyi okuduğunu iddia eden
gence seslendi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Bu
ihtiyara evine kadar eşlik etmek ister misin?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Genç
kabul etmişti bu teklifi ve yürümeye başladılar.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Demek
orada yazılanları bildiğini iddia ediyorsun."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Aslına
bakarsan yüzde yüz eminim. Çünkü bende de o yetenekten var, hatta hepimizde
var. Ve oğlunda da var bunu biliyorum, bunun için geldim. Oğlunu aramıza
almaya, tabi onunla konuşmama izin verirsen."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Neden
direk ona gitmedin ki? O küçük bir çocuk değil artık."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Biliyorum
ama seni görmemi isteyen kişi.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
durumu anlamıştı, gencin geldiği yeri ve nedenini biliyordu.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<br />
<div class="MsoNoSpacing">
"..Yohan
Lorm!"</div>
öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-60069516748403216752013-05-15T17:29:00.002-07:002013-05-15T17:29:31.657-07:00*3 - Bitiş ve Başlangıç<div class="MsoNoSpacing">
28.05.1992 - İzmir</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Yani..
Bilal'ini nerede olduğunu bilmiyorsun baba."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim,
oğlu Yusuf'a her şeyi anlatmıştı. Çok zordu gerçi anlatmak ama bundan daha kötü
bir duruma düşemezdi herhalde. Karşısında öylece oturan ve boş gözlerle bakan
babasına sarıldı Yusuf.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Merak
etme baba, her şey rayına oturur. Artık dinlenme vaktin gelmişti zaten. Hem
torun geliyor yakında bak onla ilgilenirsin."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
Babasının
moralini düzeltmeye çalışıyordu ama boşa uğraştığını kendi de biliyordu. Bilal
ise ortadan kaybolmuştu ve babasına çok kızgındı. Olayların bu yönde gelişeceği
konusunda babasını uyarmıştı. Fakat babası kitaba güvenmişti. Sonra da tek
söyleyebildiği "Kitap ayrıntıları yazmaz evlat"tı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
27.05.1992
- Saraybosna</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Baba
lütfen bunun seninle, bizimle bir ilgisi olmadığını söyle. Lütfen baba,
gerçekten çok sinirliyim."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Bilal
eve sinirli bir şekilde girmişti ve direk babasına koşmuştu. Selim Bilal'in
yüzündeki ifadeden sadece bir patlama olmadığını anlamıştı. Aklına kötü şeyler
geliyordu ama inandırmamaya çalışıyordu.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Yoksa..
o.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Lanet
olsun! Evet! Gözlerimle gördüm baba, lütfen bizim bir alakamız olmadığını
söyle! Lütfen baba bu pislikte biz yokuz değil mi? Orada yirmi masum insan
vardı baba. Tek istedikleri ekmekti ve sonra ne oldu.. Allah kahretsin.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Söylemeye
dili varmıyordu Bilal'in. Önce babasından bu işte olmadıklarını öğrenmek
istiyordu ancak babası sadece susmakla yetiniyordu. Bilal anlamıştı artık, bu
da Vicino işiydi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Baba..
son kez soruyorum lütfen cevap ver.. Bu işle bir ilgimiz var mı? Cevap ver
baba, çünkü annemin katili olmak istemiyorum!"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Evet
sonunda söylemişti acı gerçeği Bilal, Vase Miskindeki patlamada ölenlerden biri
de Hüma idi. Selim kitaba güvenmişti. Fakat artık hayat arkadaşı yoktu yanında.
Ve bombayı kendisi yerleştirmişti. Kullanıldığını hissediyordu ama Vicinoya
saldıracak mecali kalmamıştı. Bitkin ve tükenmiş hissediyordu kendini. Ne
ağlayabildi ne de bir şey söyleyebildi. Sadece yorulmuştu.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Lanet
olsun bu kitaba baba! Seni kör etti, besbelli olan şeylerin üstüne gittin körü
körüne. Vicinodan nefret ediyorum! Senden nefret ediyorum! Hepinizden nefret
ediyorum ve hepinizi öldüreceğim baba! Lanet olsun.. annemin katiliyim.. lanet
olsun.. lanet.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Ve
çekip gitmişti Bilal. Selim her açıdan tükenmişti, hiçbir şeye tepki veremiyordu.
Yaşadıklarının bir rüya olduğuna inanmak istiyordu. Uzun ve gerçekçi bir rüya..
ama değildi ve o da hızlı bir şekilde İzmir'e döndü. Her şeyi bırakmıştı ve bir
bakıma öldürmüştü kendini. Her şeyin bittiği gün o da bitmişti. Ancak daha
öncesinde yaşanan birçok şey vardı ve bunları İzmir'e döndüğünde birçok kişiye
anlattı. Torunlarına, çocuklarına, arkadaşlarına, kahvedekilere birçok kişi
Selim Ağa'nın hikayelerini dinlemeyi seviyordu. Fakat Tarık hariç, o babasının
anlattıklarına çok ilgi duymuştu ve bir süre sonra fark etti ki bunlar gerçek.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
30.06.1995</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Bu
karmaşanın ne anlama geldiğini biliyorum baba. Ve o hikayelerin de gerçek
olduğunu biliyorum. Ve senin bozduğun şeyleri düzeltmeye kararlıyım baba.
Ayrıca Bilal'i getirmeye de kararlıyım. Artık 20 yaşındayım baba, bana bir
şeyler öğretmelisin."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"O
kitaptan ne anladığını sanıyorsun evlat? Dediğin gibi sadece bir karmaşa. Bir
önemi yok, unut gitsin."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Sonbahar
rüzgarları yakındır dünyanın, yenilenmeye hazır hale gelecek silkerek
dallarını. Ve sen dökülen yapr.."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"..aprakları
toplayacaksın ki insanlık huzura kavuşsun. Bunu gerçekten okudun mu
evlat?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Evet
baba her şeyi çözebiliyorum, hatta bunu senin Prag'tayken yazdığını bile
söyleyebilirim. Sanırım her şeyin başladığı gün."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Her
şeyin başladığı gün.. inanamıyorum.. peşimi bırakmayacaksın değil mi? Ölene
kadar.."</div>
öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-83527958208219634132013-03-17T04:25:00.003-07:002013-03-17T04:27:27.538-07:00*2 - Bağımsızlık<br />
<div class="MsoNoSpacing">
20.11.1991 * Ohri/Makedonya</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Yanlış
yapıyoruz, tüm bu yapılanlar yanlış. Size çok daha büyük şeylerin geleceğini
söylüyorum. Eğer bu hızla gidersek birçok insan ölecek. Daha sakin ve planlı
olmamız lazım. Bu yaptığımız sadece bir kaos."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
hem kızgın hem de üzgündü ve hızlı bir şekilde olayın yanlış olduğunu dile
getirmeye ve onları vazgeçirmeye çalışıyordu. Ancak "Vicino" ekibi
kararlıydı. Art arda getirilen bağımsızlıklarla milletlerin özgürlüğüne
kavuşmalarına yardımcı olduklarını anlatıyorlardı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Bak
Selim, endişeni anlıyorum fakat bunun başka bir yolu yok. Eğer bu işi aniden
yapmazsak insanlar hayatlarını başkalarının egemenliği altında geçirecekler.
Slovenya, Hırvatistan ve Makedonya hepsi de bağımsızlığını ilan etti. Şimdi
geldik en zor işe ve sen burada sorun çıkarmayı mı düşünüyorsun? Emirler kesindir
Selim, bunca yıldır hizmet ettiğin örgütüne güvenmiyorsan sonunu sen
düşün!"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Sıra
Bosna-Hersek'in bağımsızlığına gelmişti. Ancak Selim "Vicino"da
görmüştü her şeyi. Çokça insan ölecekti. Sırplar bunu hiç hoş karşılamayacaktı.
Onca insanın acı çekmesine gerek yok diye düşünüyordu. Ama bir yandan da hak
veriyordu art arda gelen bağımsızlıklarla bir millet diğerini etkiliyordu.
Fakat yine de kitaba güveniyordu onca yaşadığı şeyden sonra Vicino'ya bağlı
kalmak istiyordu. Oysa başındakiler tam tersi görüşteydi. Sebebini
anlayamıyordu. Bazen şüpheleniyordu üstlerinden ya da hizmet ettiği kişilerden
ama eninde sonunda işini yapıyordu. Zaten her geçen gün teknoloji ve medya
yüzünden gizlenmek oldukça zorlaşmıştı. Tarzlarını değiştirmek zorundaydılar.
Ki öyle de yapıyorlardı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Selim
senden Osman Brka ile görüşmeni istiyorum. Onlar bağımsızlık konusunda
çekimserler, her ne kadar Amerika ve Birleşmiş Milletler destek olacaklarını
söylediyse de onlara güvenmiyorlar. Sen Müslüman bir toplumdan geliyorsun, sana
güveneceklerdir."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Bu
hiç hoşuna gitmemişti ama yapmak zorundaydı. Brka ile Saraybosna'da bir görüşme
ayarlamıştı ve kendisine söylendiği gibi Vicino referansıyla yapmıştı bunu. Ve
artık yola düşme vaktiydi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
***</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
25.11.1991 * Saraybosna/Bosna-Hersek</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
İzmir'den ayrılırken ailesini orada bırakmak istemişti fakat eşi Hüma bunu
kabul etmemişti. Aslında gitmemesini istiyordu ama görevini bildiği için karşı
çıkmamıştı. En büyük oğulları Yusuf 27 yaşındaydı evlenip kendince bir düzen
kurmuştu, ondan sonra gelen Bilal 24 yaşındaydı ve babasıyla olmayı seviyordu,
onun izinden gidiyordu. O yüzden o da burada kalmayı kabul etmemişti. En küçük
iki kardeş Tarık ile Bengü ise abileri Yusuf'un yanında kalmışlardı. Her ne
kadar Yusuf babasına artık yaşlandığını ve biraz daha işlerini azaltmasını
söylese de Selim asla kabul etmeyecekti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Sen
farklısın Yusuf. Fakat bu kötü bir şey değil. Benimkinden farklı bir hayat
seçip kendi ayaklarının üzerinde durman beni gururlandırıyor. Merak etme artık
eskisi gibi yorucu görevler altında değilim."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Ama
baba bu gergin ortamda oraya gitmek hiç mantıklı değil. Her şey gelebilir
başınıza. Hadi ben ve Bilal neyse Tarık ile Bengü daha çok küçükler. Her ne
kadar kendilerini büyük görseler de başınıza gelebilecek kötü şeyleri kaldırabileceklerini
düşünmüyorum. Biri 17 diğeri 14 yaşında daha baba."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
ona da hak veriyordu ama yapacak bir şey yoktu. Bu işler böyleydi ve bazen
pişman oluyordu aile kurduğuna. Ama bazen de büyük destek oluyordu onların
varlığı ve sevgisi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Buraya
geldiklerinde durumun vahametini daha iyi anlayan Bilal abisi Yusuf'a hak
vermeye başlamıştı. Babasıyla baş başa kaldıkları bir zamanda ona tedirgin
olduğunu anlattı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Baba
biliyorum kitaba güveniyorsun fakat durum çok tehlikeli. En azından senle annem
kalsaydı. Ben halledebilirdim buradaki işleri."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Anlayamadığın
şeyler var evlat. Tecrübe ve iş bilmek burada önemli olan. Sadece savaşacak
olsak, buna zaten artık gücüm yetmez. Ama ben de istemiyorum açıkçası annenin
burada olmasını. Ve işler daha da kötüye gidecek."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Bilal
ne diyeceğini bilemiyordu. Babası da haklıydı fakat kendisi de haklıydı. Bazen
neden tüm bu işlere dayandıklarına anlam veremiyordu. Ama dayanıyorlardı işte,
doğru şeyi yaptıklarını hissediyorlardı. İnsanlığa hizmet etmek fakat göz önünde
olmamak onları tatmin eden şeydi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Akşama
doğru Mentor'un(Vicino ekibinin başındaki kişiye bu unvan verilir.) ayarladığı
evde Brka ile görüşmek için giden Selim on beş dakika kadar bekledikten sonra
Brka'nın gelmesiyle sevinmişti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Hoş
geldiniz Osman Bey. Öncelikle görüşme teklifini kabul ettiğiniz için teşekkür
ederim. Benim de ismim Faris ve sanırım burada ne için bulunduğumu
biliyorsunuzdur."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Osman
Brka, Alija İzzetbegoviç'in yanındaki en önemli isimlerden biriydi bu
bağımsızlık yolunda. Ama bir yandan da Sırplardan ve Ruslardan çekiniyorlardı.
Her ne kadar birçok ülke destek olacağını belirtse de bu durum kendilerine
garip gelmiş ve güvenememişlerdi. Çünkü Müslümanlardı ve yaptıkları şey bir
bakıma Cihat'tı. Fakat bu Faris denen adam onlara güven vermişti. Vicino'nun
onların yanında olması ve aynı düşünce yapısına sahip olmaları Brka'ya güven
vermişti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Yaklaşık
bir saat süren görüşme sonrasında Brka buradaki konuşmaları ve Faris'i
Begoviç'e anlatacağını söyledi. Yakında bağımsızlık kararını açıklayıp
referanduma sunacaklardı. </div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Buna
pişman olmayacaksınız Osman Bey. Sizinle tanıştığıma memnunum."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
10.04.1992 * Saraybosna/Bosna-Hersek</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Evet
istediğin oldu Mentor fakat dediğim gibi Sırplar buna kayıtsız kalmadı. Hatta Bosnadaki
Sırpların bağımsızlığın önüne geçmek adına Bosna halkına savaş açacakları da
bir gerçek. Ki bunu onları bu topraklardan kovup çoğunluğu ele geçirecek
şekilde yapmak istiyorlar."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Mentor,
Selim'in nereye varmak istediğini biliyordu bu yüzden gerisini getirmesine
gerek kalmadan cevap verdi.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Bu
bir savaş zaten Selim, kayıpsız atlatmayı düşünemeyiz."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Selim
artık hem yıllardır bu işin içinde olmanın hem de yaşının verdiği güvenle biraz
daha sert çıkmıştı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Kayıpsız
atlatacak biz değiliz. Binlerce masum insan ölecek bizim yüzümüzden. Bunu
yapmak zorunda değildik. Bekleyebilirdi ve daha sakin bir ortamda
bağımsızlıklarını alabilirlerdi. Halk mutlu mu şu an? Hiç sanmıyorum. Onlar
sadece tedirginler. Savaşa girmekten ve sonuçlarından korkuyorlar. Bağımsızlık
onlara dayatılmış bir şey. Henüz şartlar hazır değildi oysa ki."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Bunun
üzerine Mentor da sinirlenmişti.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Seni
tanımıyor olsam şimdiye çoktan infazını vermiştim Selim! Ne kadar da çok
sorgulamaya başladın? Yıllardır yaptığımız şeylerin aynısını yapıyoruz. Eğer
artık kaldıramıyorsan sana izin verebiliriz Selim. Ya da bu işe konsantre ol.
Yapmamız gerekenleri yaptığımızı biliyorsun. Eğer biz bu bağımsızlık olayını
hızlandırmasaydık da Sırplar yine saldıracaklardı. Bu onlar için bahane oldu
fakat bağımsızlık alınmadan bu saldırılar başlayacak olsaydı ortada
bağımsızlığını isteyen bir millet bulamama ihtimalini de düşünürsek Bosnalılar
için bu aslında bir kazanç. Onlar sadece bu anı düşünerek üzülüyorlar. İleride
her şey çok daha iyi olacak bu yapılanlar sayesinde."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Mentor
haklıydı ve Selim bir görevinin olup olmadığını sordu.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Şimdilik
bir şey yok olayların gelişmesini bekleyeceğiz ama yakında bir bombalama olayı
yapacağız. Sırpların kuşatma altında tuttuğu bölgelerden birinde. Bu bombalama
çok önemli ve kesinlikle başarılı olunması gerekiyor. O yüzden senin yapmanı
istiyorum."</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Peki
nerede olacak bu bombalama ve ne zaman olacak?"</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
Mentor
derin bir nefes aldı ve cevapladı.</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
"Yakında
Selim.. Vase Miskin'de.."</div>
öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-6158103914883528410.post-86665785163782318952013-02-07T13:24:00.002-08:002017-07-25T11:15:17.179-07:00*1 - Selim Ağa<div class="MsoNoSpacing">
</div>
<div class="MsoNoSpacing">
<a href="https://www.blogger.com/blogger.g?blogID=6158103914883528410" name="_GoBack"><span style="font-family: inherit;">12.12.2010 * İzmir</span></a></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Artık 71 yaşındayım Hüma. Ve
ölümümün yaklaştığını biliyorum. O kitap geldiğinden beri her şey değişti.
Adına “Vicino” dedikleri kitap. Onun peşinden gitmeye karar verdiğimde 17
yaşındaydım. İlk görevim Macaristanda idi. Daha sonra Vietnam Savaşı, ardından
Çekoslovakya. Portekiz, Romanya, Almanya ve dahası.. Hepsi de adalet içindi,
özgürlük içindi, insanların inandıkları şeyleri rahat yaşayabilmeleri içindi.
Ya da.. biz öyle sanıyorduk.”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Yaşlı adam İzmir’in Güzelbahçe
denilen ve adı gibi güzel olan bölgesindeki villasında oturuyordu. Uzun ve
geniş pencerelere sahip bu odada, sonsuz ve eşsiz deniz manzarasını seyrediyor
bir yandan eşiyle sohbet ediyordu. 1 Eylül 1939’da doğmuş olan Selim kaderin
bir cilvesidir ki doğduğu günde başlayan 2. Dünya Savaşı onun da hayatını
savaştan savaşa sürüklemiştir. Lakin uzun zamandır bu villaya çekilen Selim.
Kendisini ve yaptıklarını sorgulamaya ve “Vicino” ile çok fazla vakit geçirmeye
başlamıştır.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Ya da.. biz öyle sanıyorduk.
Bir sürü ölüm ve bir sürü fikir. Ve ikisinin de birbirine bağlı olması. Kimisi
işe yaradı kimisinde başarısız olduk. Tabi bunlar o zaman bize söylenenlerdi.
Şimdi ise tamamen başarısız olduğumuzu düşünüyorum. Bu savaşta kaç kişi var
bilmiyorum. Ama savaştakilerin çoğunun ne için savaştığını bilmediğini
biliyorum. Hepsinin amacı verilen emirleri uygulamak. Fakat ne için? İşte hayatımızı
acı kılan bunlar oldu. Fakat sen bunlar için beni uyarmıştın Hüma. Özür dilerim..
Seni dinlemediğim için.”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Hüma bu sırada Selim’in elini tuttu.
Sevgiyle gözlerinin içine baktı. Onca yılın getirdiği zorluklara rağmen
beraberliklerini sağlayan sevgiyle.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Önemli değil Bey. Geride kaldı
her şey. Artık beraberiz. Sonsuza dek.”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Selim elinde olmadan ağlamaya
başladı.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Evet bitti Hüma. Sakin bir
hayat geçirmek güzel. Fakat Tarık için pek de geçerli değil bu durum.”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Tarık evin dört çocuğundan
üçünsüydü. Selim aralarında en çok onu kendisine benzetse de bir yandan da çok
endişeleniyordu. Gerçi hoş artık 36 yaşındaydı ama bir baba olarak ona daha çok
göz kulak olabilmek istiyordu. “Nerede o eski Selim, iyice çöktük artık..” diye
geçirdi içinden.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Ve o sırada Tarık kendine has
olan tarzıyla gürültülü bir şekilde içeri girdi. Henüz o geniş salona gelmeden
bağırmaya başladı. Selim artık yaşı sebebiyle güç duyuyordu hem de Hüma ile
konuşmaya daldığı için dikkatini oraya vermemişti.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Sarsılmaz, yıkılmaz, o şahin
gözleriyle bir baktı mı kimse ona yaklaşamaz! Onun adı Selim Ağa, herkes
ayağını denk alacak aga!”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Babasını gerçekten çok seviyordu
ve onun hikayelerini dinlemeyi de seviyordu. Fakat içeri girdiğinde ilk defa
böyle görüyordu babasını.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Baba?! Kiminle konuşuyorsun?”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Selim şaşırmış bir şekilde
oğluna döndü. “Nesi var bunun” acaba diye bir bakışla konuşmaya başladı.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Annenle konuşuyorum evlat. Ne
var bunda bu kadar şaşıracak?”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Fakat o yok Baba?”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Selim çok daldığını fark
etmişti. “Tabi ya!” dedi kendi kendine. Oğullarından bu durumu saklıyordu. Oysa
şimdi yakalanmıştı. Onu şizofren sanacaktı oğlu. Belki de sanmayacaktı fakat o
öyle hissediyordu.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> “Anlıyorum Baba, onu çok
özlüyorsun ama o 20 yıl önce gitti. Vase Miskin’de. Her şeyin bittiği gün
Baba.”</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<span style="font-family: inherit;"> Selim ağlayarak oğluna sarıldı.</span></div>
<div class="MsoNoSpacing">
<br /></div>
<span style="font-size: 11pt; line-height: 115%;"><span style="font-family: inherit;"> “Evet, her şeyin bittiği gün..”</span></span>öfdelibaşhttp://www.blogger.com/profile/13655617568239589960noreply@blogger.com0